Bu Blogda Ara

25 Temmuz 2008 Cuma

Bedeli Bir Gülümseme


Pencere çerçevesinin içinde gördüğüm, arabaların vızır vızır işlediği yolda unuttum gözlerimi. Masanın üzerine dün bıraktığım, dosyalanması gereken evraklar, hatırlatma notları yığılmış ve bunların hiç biri umurumda değil... Camı geçip gelen uğultu kulaklarımdan girip sert bir rüzgarın sesi gibi yankılanıyor içimde. Bedenimin dışında dolanıyormuşçasına ruhum, içim bomboş, ıssız... Değişik, değişik olduğu kadar aşina olduğum bir dalgınlığın orta yerindeyim. Hem kendimdeyim hem de değilim... Bana olanları anlatamamanın, anlayamamanın çelişkisindeyim... Hani bazen bir his ile uyanır, kendine "günaydın" demeyi bile unutur beklersin... Beklersin bir şeyleri, ne olduklarını bilmeden. Olmalarını, ol'durmalarını beklersin... Belki, diye geçirirsin içinden, belki kapı açılacak ve "işte, bendim beklediğin" diye haykıracak...
Öyle bir huzursuzluk bırakır üstümde bu haller ki, sarhoşluk gibi, şuursuzluk gibi... Bedenimin dışında dolanıyorum, ayağımda kırmızı pabuçlar, üstümde kırmızı palto, başımda kırmızı bere... Onları çok sevsem de içlerinde uzun kalamadığım için üzgün olduğumu söylüyorum... Tutunduğum bir elin peşinden sürükleniyorum, kelimelerim savruluyor etrafa... Vitrinlerin camekanlarında onlarca yüzün arasından geçtiğimi görüyorum...
Bir an için elimi kurtarıp camekanlardan birisi önünde kalakalıyorum. Ardımdan geçen hayatı görüyorum gözbebeklerimde, sonra kaldığım yeri... Bir oyuncak dükkanı; pelüş ayıcıklar, tavşanlar, bebekler, lastik toplar, balonlar ve yeşil saçlı, kırmızı burunlu, üzgün bakışlı bir palyaço... Başımı eğip bakıyorum; "neden ağlıyorsun?.." diye soruyorum. Cevap yok... Kırmızı pabuçlarıma bakıyor ve "acaba onları versem, gülümser mi?.." diye düşünüyorum. Telaşlı ayak sesleri yaklaşıyor ve tekrar bir avcun içine hapsoluyor elim... Adımlarım isteksiz, bakışlarımı geride bırakarak palyaçonun uzaklaşmasını seyrediyorum... Eller, ayaklar, çantalar, şemsiyeler arasında bakışlarımı her bir yana dağıtarak sürükleniyorum. Bir elimi kırmızı paltonun cebine sokup gökkuşağın tüm renklerini içine almış cam bilyeye dokunuyorum. Yüzümde sonsuz bir gülümseme... Geriye dönüp palyaçoya bakıyorum ve bilyeyi cebimden çıkarıp yavaşça bırakıyorum yere. Tüm gülümsememle birlikte... Düşlerimi satın alıyorum... Bedeli, bir gülümseme...

eylül
(lütfen, kaynak belirtmeden alıntı yapmayın, teşekkürler)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder