Bu Blogda Ara

25 Temmuz 2008 Cuma

Ebeveynlerin Eğitim Üslupları




Bir çocuğun anne ve babadan aldığı eğitim hem psikolojisini ve hem de gelecekteki hayatını etkilemektedir. Her ebeveynin bir davranış uslübu vardır ve eğer ona müsamahasız bağlı kalırsa hatalar yapmak kaçınılmaz olur...

İtaat ettiren üslup:
Ebeveynler çocuğun her şekilde itaat etmesini isterler. Çocuk buna farklı şekillerde cevap verebilir. Kimi çocuklar itaatkar görünüp kendi içlerinde isyan ederler ve bu çelişki onu nevroza götürür. Bir diğerleri de ebeveynlerine karşı çıkıp, kaba, nezaketsiz davranışlar sergiler.

Gereksiz titizlik:
Çocuğun daha hızlı gelişmesine duyulan şiddetli arzu belirgindir bu üslupta. Bu gibi ebeveynler çocuğun herşeyi mükemmel yapmasını isterler. Eğitimindeki en küçük aksaklık için bile onu azarlarlar(kaçırılan bir ders, yapılmamış bir ev ödevi). Çocuğun ruhsal gelişimine dikkat etmezler, bilgi ve alışkanlık edinmesine önem verirler. Çocuk ile aralarında her zaman mesafe bırakırlar, hissel davranmazlar. Bu durumda çocukların tepkileri; sıkılgan, kendine güvensiz olmak, başaramama korkusu. Bütün bunlar çocuğu nevroza götürmektedir.

Kararsız üslup:
Ebeveynler çocuk için her türlü gerginlikten korumak adına iyi fakat titiz olmayan öğretmen seçmeye çalışırlar, girişken olması için onu teşvik etmezler. Bu gibi
yetiştirme tarzı sonucunda çocuklar zayıf iradeli ve yaşamlarındaki olayların sorumluluğunu taşıyamayan kişiler olurlar.

Korumacı üslup:
Cocuk için sürekli bir endişe içinde olan ebeveynler, çocuğun her adımını izlerler ve isteklerini yerine getirirler. En küçük ihtiyaçları(bedensel ve ruhsal) ile
ilgilenirler. Bu gibi yetiştirme üslubu sonucunda çocuk anne ve babasına hayatı boyunca bağımlı kalmaktadır-erişkin olduğunda da.

Gereksiz duygusallık:
Daha çok annelere özgüdür. Bu üslup çocuğa fazla duygusal davranan, becerilerini aşırı büyütülerek öven, sürekli sarılıp öpen ebeveynlere aittir. Bu şekilde yetişen çocuk bu gibi davranışları çevresinden de bekler. Okulda ve hayatta beklediği not ve ilgiyi alamadığında öğretmenin, arkadaşlarının ona adil davranmadıklarına karar verir.

İlgisizlik:
Çocuğun iç dünyası ve yaşadıklarıyla ilgilenmeyen ebeveynler onları tamamen kendi başına bırakırlar. Çocuktan bir beklentileri olmadığı gibi onu teşvik de etmezler, şevkat ve sevgilerini de sunmazlar. Böyle yetişen çocuklarda kendilerine, çevrelerine ve yaşadıklarına karşı büyük bir ilgisizlik görülür. Daha duygusal ve içlerine kapalı olan çocuklarda ise acımasızlık, birini yaralama, acı çektirme arzusu oluşur.

Korkutma:
Küçük büyük her kabahati için çocuğu cezalandıran, sürekli tehditler savuran ebeveynler. Böyle bir ailede sürekli gerginlik vardır ve her an kavga çıkabilir. Bu ortamda yetişen çocuklar cezadan kurtulabilmek için kurnazlığı, uyanık olmayı, yalan yapmayı alışkanlık edinirler. Veya sadece tehdit ve şiddet hedefi olmamak için kendine ait duruşundan vazgeçer. Büyüdüklerinde tehdit karşısında duyarsız kalırlar, kesinlikle yönetilemezler.

Dengesiz davranış:
Öfkeliyken birden merhamet göstermek, şevkatten tehditkarlığa geçmek. Keyifli oldukları zamanlarda bol bol söz verirler(bir şey almak veya yapmak için) ve genellikle sözlerini tutmazlar. Anlamsız isteklerde ve teşviklerde bulunurlar, yersiz cezalar verirler. Bu sebeple çocuk yavaş yavaş ebeveynlerine olan saygısını yitirir. Hayatını nasıl mı etkiler? Anlamsız davranışlarda bulunur, çabuk parlar, başladığı hiçbir şeyi sonlandıramaz.

Rüşvetçi davranış:
Bu gibi ailelerde ebeveyn-çocuk ilişkisi para-meta temeline dayanır. Çocuk için iyi davranmanın, iyi not almanın, evde yardım etmenin karşılığı para ve hediyeler olduğu kanısı alışkanlık olur. Gelecekteki hayatı için de oluşan kanısı ise; bütün insan ilişkileri sadece paraya tabidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder