Bu Blogda Ara
19 Ağustos 2008 Salı
Çocukluk Hayali
Sirk
Çocukluk hayali. Gerçekten oradan herşey başlıyor. Çok makyaj, renkli giysiler, müzik, sahne, alkışlar, hoş ürpertiler. Her kelimenin ardında saklanan bir şeyler.
Dışarıdan bir bakıldığında sonu olmayan bayram neşesi, panayır eğlencesi, karnaval debdebesi, sevinç. Bazıları buna sihir der ve o onları hayat boyunca terk etmez. Çocuklar çabuk etkilenir. İp cambazları, aslan terbiyecileri, ateş, kılıç yutanlar... Yirmi yıl çalışma sonucu, bedenleri ağırlaşan akrobatlar palyaço oluyor.
Biraz yorgun. Biraz hantal. Büyük ayakkabılar ve kırmızı burunlar artık onlara yakışır. Önemli olan ise gülümsetebilmeleri.
Sonra güldürmeyi. Sonra alkış.
Sonra makyajlarını silerler.
Ne kadar alelade şeyler... Oysa insanları ne kadar çok güldürüyorlar.
Yolculuk
Gerçek sirk hayatı sürekli göç etmektir. Palyaçolar seyirciyi unutmazlar. "İzmir'de çok alkışlanmıştık", mesela. Ya da "İtalya'da gösteriden sonra insanların
alkışlamaktan elleri acımıştı." Sahneleri ve şehirleri hatırlarlar. "İki ay Macaristan'da kalmıştık!" Yeni yılı Türkiye'de karşılamışlar. Seyirciler ve oyuncular ile birlikte. Pastalar, müzik, isteğe göre yapılan numaralar. Seyirciler şarkılara eşlik etmiş, hatta orkestrayı bile bastırmış sesleri. Geceyarısı herkes arenaya çıkmış. Nostaljiler...
"Bazen dönmek istemezsin, kalmak istersin gittiğin yerde-anlatıyor palyaço-ancak insan her zaman geldiği yere döner. Kısa bir süre için de olsa."
Palyaço aşağılama gibi gelir bazen. Çünkü palyaço başka insanlara benzemez. İşe gitmek için sabah erken kalkmıyor. Aynı sokaklarda yürümez, aynı kavşakları
geçmez. Her gece aynı odada, yatakta uyumaz. Gösterinin sonunda aynı kişi değildir. Sadece sirk değil, yol da değiştirir onu.
"Çocuklarım sirkte büyüdü." - mesela. "Sirkte kalmalarını istemedim. Buradaki hayat güzel, 15-25 yaşlarındayken. Sonra burasının bir kapan olduğunu fark edersin. Başka bir yere gidemezsin. Mesleğin yok, başka işlerde çalışamazsın. Başka bir yolun yok. İyi ki çocukları zamanında durdurduk. İyi ki onları buranın dışında tutabildik. Sonra büyüdüler ve sadece tatillerde yanımıza geldiler."
İşte bu. Yol.
Bu sözleri yeni bir gösteri için yola çıkmadan söylemişti palyaço. Gideceği yerde seyirciler çok cana yakınmış...
Hüzünlü Palyaço
Bir zamanlar iyi bir palyaço varmış, şimdiki zamanda da var... Lakin hangi nedenden dolayı bilinmez, her gösteriden sonra dünyanın, en azından ülkesinin en hüzünlü palyaçosu olurmuş. Bazen, bir şarkının kuplesi ve bir şiirin kıtası onun için yazıldığını düşünürmüş. - "Her akşam, son gösteriden sonra yorgun palyaço neşeli yüzünün maskesini çıkarır..."
Palyaço
Seni bir parça kilden yarattım,
Açıkça, seninle evimi süsledim,
Güzel ama isimsiz bir eşyaydın,
ve ebediyen susmaya mahküm edildin.
Bazen, sana bakıp kendime sordum,
gerçekten ben mi yarattım seni,
aşk ve sıcaklıkla yoğrulmuş
sonsuz ülküm olman için.
Yarattım önce, sonra yıktım,
geldiğin gibi öyle gittin.
Bir palyaço, iyi fakat isimsiz,
istesem de, baştan yaratamam seni...
Bizim kahramanımızın ismi varmış, ancak bir his yerleşmiş içine -yüzü her akşam, her gösteri ile, tekrar tekrar yeniden doğmakta diye. Gösterilerden biri sırasında öylesine kaldırmışken başını yukarıya sirk çadırının tepesinde küçük bir yırtığın arasında Çoban Yıldızını görmüş. Hatta onun oyununu ilgi ile seyrettiği ve gülümsediği gibi gelmiş. Sabırsızlıkla gösterinin bitmesini bekleyip dışarıya çıkmış ve yıldızın ona konuştuğunu duyar gibi olmuş. Kendisini, gecenin içinde yukarıdan gördüklerini anlatırmış.
Palyaço o kadar alışmış ki ona, işe gider gitmez ilk önce yeni arkadaşını görmesini engelleyecek bulutlar var mı diye gökyüzüne bakarmış. Arkadaşı onu sirk çadırı dışındaki küçük şeylere sevinmesini öğretmiş - ona güvenip ekmek kırıntılarını yemek için karavanına giren serçeyi, penceresinde unutulmuş saksıda nasıl çıktığı bilinmez gülü sevmesini...
Palyaço yıldız ile aralarındaki sohbete o kadar dalmış ki "neşeli yüzü" olmadığında da gülümsediğini fark edememiş.
Peki işinde başarısız mı oldu? - Hayır, palyaço gösterilerine profesyonelliği ile birlikte sevinçleri ve hayattan gülümsemeleri katmaya başlamış. Daha başarılı
olmuş, onun yer aldığı gösterilerin biletleri aylar öncesinden tükeniyormuş. Ancak en çok çocuk seyircilerine oynamayı severmiş, o vakit aralarında büyük bir
çocuk olurmuş ve gülümsemesi yüzünden inmezmiş, evine dönerken bile.
Yıllar geçiyormuş, palyaço yaşlanıyormuş lakin içinde uyanan çocuk yaşamaya devam etmekteymiş...
13 Ağustos 2008 Çarşamba
Sonsuz Aşk-Romeo ve Juliet(Film Fragmanı)
Romeo ve Juliet (1968 film), Franco Zefirelli uyarlaması;
Son Sahne Film Fragmanı
Çok uzun zamandan beri öneminden birşey kaybetmeyen Shakespeare'in en iyi oyunlarından olan Romeo ve Jüliet olay örgüsü bakımından her yerde yaşanan, bilinen bir aşk hikayesini anlatır. Birbirlerine düşman iki ailenin, çocuklarının birbirlerine olan aşklarını ele alır.
Hikayede, Romeo gittiği bir baloda görmüş olduğu Jüliet'e aşık olur. Romeo'da Jüliet için gecenin içinde bir gün ışığıdır. Birbirileri için umut ışığı olan bu iki kişi birbirlerine aşık olurlar. Ve Romeo Jüliet'ten söz ederken şöyle der;
"Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz arıldayın diye. Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı."
Jüliet'te Romeo'yu beklerken geceye şöyle der;
"Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde Al da küçük yıldızlara böl onu; Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, Bütün dünya gönül verip geceye, Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe."
Romeo ve Jüliet'in birbirlerine çeşit çeşit ışık imgeleriyle seslenmelerinin sebebi ışık(birbirilerine) özlemleri ve oyun boyunca beraber oldukları sahnelerde ayrı ışıkta(ailelerin arasında düşmanlık) olmalarının sonucudur. Bu oyun yarı ışıkta kalmış ve gelecekleri olmayan genç aşıkların tragedyasıdır.
Romeo ve Jüliet tragedyası, yüceltilmiş diline, romantik atmosferine karşın insan ilişkilerini gerçekçi bir anlayışla ortaya çıkaran büyük bir sahne şiiridir.
Son Sahne Film Fragmanı
Çok uzun zamandan beri öneminden birşey kaybetmeyen Shakespeare'in en iyi oyunlarından olan Romeo ve Jüliet olay örgüsü bakımından her yerde yaşanan, bilinen bir aşk hikayesini anlatır. Birbirlerine düşman iki ailenin, çocuklarının birbirlerine olan aşklarını ele alır.
Hikayede, Romeo gittiği bir baloda görmüş olduğu Jüliet'e aşık olur. Romeo'da Jüliet için gecenin içinde bir gün ışığıdır. Birbirileri için umut ışığı olan bu iki kişi birbirlerine aşık olurlar. Ve Romeo Jüliet'ten söz ederken şöyle der;
"Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz arıldayın diye. Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı."
Jüliet'te Romeo'yu beklerken geceye şöyle der;
"Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde Al da küçük yıldızlara böl onu; Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, Bütün dünya gönül verip geceye, Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe."
Romeo ve Jüliet'in birbirlerine çeşit çeşit ışık imgeleriyle seslenmelerinin sebebi ışık(birbirilerine) özlemleri ve oyun boyunca beraber oldukları sahnelerde ayrı ışıkta(ailelerin arasında düşmanlık) olmalarının sonucudur. Bu oyun yarı ışıkta kalmış ve gelecekleri olmayan genç aşıkların tragedyasıdır.
Romeo ve Jüliet tragedyası, yüceltilmiş diline, romantik atmosferine karşın insan ilişkilerini gerçekçi bir anlayışla ortaya çıkaran büyük bir sahne şiiridir.
12 Ağustos 2008 Salı
Nazan Öncel-Gitme Kal Bu Şehirde
Güz yaprakları düştü gazeller oldu
Bulut indi yeryüzüne sevdalı oldu
Bir avuntu biraz keder böyle bize neler oldu
Bu ayrılık birde hasret çekilmez oldu
Ay karanlık hep karanlık yüzü bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme yazık olur bize
Geceler kör dilsiz sanki konuşmaz oldu
Hüzünler koyduk üstüste ayrılık oldu
Bir avuntu birar keder böyle bize neler oldu
Bu ayrılık birde hasret çekilmez oldu
Ay karanlık hep karanlık yüzü bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme yazık olur bize
MFÖ-Sakın Gelme
Sakın gelme sözlerim kayıp
Ayıp ediyorum kendime
Bir sızı var içimde
Ölesim tuttu
Yaşıyorum gürül gürül kaç gündür
Uyku tutmuyor sakın gelme
Sakın gelme hazır değilim
Deliyim kaç gündür
Lodosum tuttu
Poyrazım soğuk
Sakın gelme dönesim yok
Çok uzaktayım çok
Bir şarkı var aklımda
Söylemesi ayıp
Sözleri kayıp
Kaç zamandır dilimde
Sakın gelme
Leman Sam- Gönül
Bunca yıl herkesten kaçtın
En sonunda buldum sandın
Ansızın içini açtın
Yapma dedim yaptın gönül
Gözleri senden uzaktı
Fark edilmez bir tuzaktı
Sana böylesi yasaktı
Yapma dedim yaptın gönül
O bir yolcu sen bir hancı
Gördüğün en son yalancı
İçinde ki serin sancı
Gitmez dedim kaldı gönül
Sen istedin ben dinledim
Senden ayrı olmaz dedim
En sonunda bende sevdim
Şimdi beni kurtar gönül
Gözlerin bakar da görmez
Ellerin tutar da bilmez
Gece gündüz fark edilmez
Demedim mi sana gönül
Sabahın tam üçündesin
Dertlerin en gücündesin
Hâlâ onun peşindesin
Gitme dedim gittin gönül
Böylesi sevdiğin için
Bir kördüğüm oldu için
Ağlıyorsun için için
Demedim mi sana gönül
Sen istedin ben dinledim
Senden ayrı olmaz dedim
En sonun da bende sevdim
Şimdi beni kurtar gönül
Zeynep Dizdar-Yüreğimdeki Yağmurlar
Şimdi gittin mi?
Dudaklarını son bi defa öpmeden
Şimdi bittin mi?
Gölgesi yok mu artık güneşimin
Sen benim vazgeçilmezim
Sensiz nefes alamaz içim
Yüreğimdeki yağmurlar durun biraz
Acılarımı vurmayın yüzüme
Yüreğimdeki yağmurlar dökülmeyin
Gönlümdeki acı dinmedi daha
Zeynep Casallini-Duvar
Seninle bir daha aynı yolda yürümem
Seninle yürüyene yolda tuzakların var
Bir daha asla dokunmam tenine
Senin teninden önce duvarların var
Ben o duvarlara çarpa çarpa
Nasır tuttum
Ağlaya ağlaya
Yosun tuttum
Derin bir nefes alır gibi batıyoruz
Yükümüz ağır
Yeni bir söz söylemek için
Ölmek mi gerekir
Hadi bir cesaret
Sen de taşın altına koy elini inadına inadına
Sevişmeli bağır çağır
Ümit Sayın-Gül Beyaz Gül
Sen susunca karışır içim
Tükenir aşkım sensiz gün
Sen açınca çözülür içim
Yaşarım aşkı senle gül
Bahar dallarına ayaz vurunca
Boynum bükülüp yas olunca
Sen bir güldün ben bir gonca
Nasıl büyürüm sensiz olunca
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen susunca karışır içim
Tükenir aşkım sensiz gün
Sen açınca çözülür içim
Yaşarım aşkı senle gül
Bahar dallarına ayaz vurunca
Boynum bükülüp yas olunca
Sen bir güldün ben bir gonca
Nasıl büyürüm sensiz olunca
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Yerini al yüreğimde yerini al
Gül beyaz gül yanımda kal
Sevgimi al sakla koynunda
Dokunmasın kimse ona
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen olmazsan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Teoman-Rüzgar Gülü
Kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rsatladım.
İnsanmışcasına konuşmaya başladım
Dedim,benim kadar yanlızsın
Tek gecelik aşksan
Bir anıdan
kaçıyorsan
Dibe vurduysan ya da hala düşüyorsan
Bir yaz günü
Hiç bu kadar üşüdün mü?
Rüzgar gülü
Hiç ölümü düşündün mü?
Hayalimdeki adsız kadın
Sanki ağzımda tadın
Eminim ki sen de hep kendini aradın
Evimin yolu beni unutmuş otellerin soğukluğunda...
Tüm bu garip duygular
Bir tür iç kanama
Teoman-Gemiler
Bir an için çıksam
Hayatımdan
Yanık tenli omuzunda
Haykırsam maziden, uzaklardan
Şu anda yanında
Deniz rüzgarakarışmış güneşte
Dalga sesleri vardı gülüşlerde
Sen geçerkten sahilden sessizce
Gemiler kalkar yüreğimden
Gizlice...
Teoman-Onyedi(17)
Boşver beni
Mühin değilim
Bu onun hikayesi
Çok beyazdı, kir tutardı
Ömrü kelebek kadardı
Mektupları şişedeyken
Bir de bakmış deniz yokmuş
Tek başına dans ederken
Mutsuzluktan sarhoşmuş
Daha 17ymiş.
Oyundan kalkmak isterken
Kağıtlar dağıtılmış
Bu hava boşluğunda
Artık herşey satılıkmış
Trafikte akmayan
Hep onun şeridiyken
Söylediği son şarkı
Elveda Zalim Dünyaymış
Daha 17ymiş...
Sibel Tüzün-Gözümün Bebeği
Burası bizim evimiz değil mi ?
Bu darmadağın bu solmuş yatak
Ne zaman gece ne zaman gün oldu ?
Ne zaman gittin kaç mevsimdir yoksun.
Evimin direği gözümün bebeği
Bu deli inadı bu yıkan gururu
Ayrılığı bırak
Ne yaptım ne ettim de beni cezalandırdın
Sen ki sığınıp dinlendiğim son limandın
Dilersen dağları denizleri aş git.
İzini sürer gelir bulur seni
Yine de ahım
Evimin direği gözümün bebeği
Bu deli inadı bu yıkan gururu
Ayrılığı bırak
Ne yaptım ne ettim de beni cezalandırdın
Sen ki sığınıp dinlendiğim son limandın
Dilersen dağları denizleri aş git.
İzini sürecek bil ki sonsuza dek ahım
Ne ettim de beni cezalandırdın
Sen ki sığınıp dinlendiğim son limandın
Dilersen dağları denizleri aş git.
İzini sürecek bil ki sonsuza dek ahım
Sezen Aksu-İkinci Bahar
Gamze gamze bir gülüver şimdi
Beni göğsüne alıver şimdi
Mevsimi geçti susadım aşka
Benimle bir bütün oluver
şimdi
İkinci Bahar yaşıyor ömrüm
Gel benim yarim oluver
şimdi
Seni gül gibi öpe koklaya
Gözümden,dilimden sakınır,saklar
Bugünkü aklımla severim şimdi
Şiirler şarkılar söyleyerek
Mehtabı birlikte seyrederek
Benimle bir rüya kuruver şimdi
İkinci bahar yaşıyor ömrüm
Gel benim yarim oluver
şimdi
Seni gül gibi öpe koklaya
Gözümden dilimden sakınır saklar
Bugünkü aklımla severim şimdi
Sertab Erener-Yanarım
Ne olur aç kapıyı
Yine tat yüreğim acıyı
Yenildikmi biz maziye
Aç kapıyı
Darıldık kendimize ucu yanmış
Resmimize
Kaybolan ümidimize
Gençliğimize
Yanarım yanarım gün geçer yanarım
Ah gecelrin hesabını kimlere sorarım
Gecelere sor beni gün dediğin nerden
Bilirki halimi
Yalnızlığa sor beni yalan aşklar
Anlatamaz ki halimi
Sertab Erener-Vur Yüreğim
Gün gelir rüzgâr, fırtına olur
Dertleri gönül kendisi arar da bulur
Her gülüş cevap, her cevap günah
Olmuyor ne yapsan, içinde kopar bir isyan
Tanrı unutmuş olsa da
Vur durma vur yüreğim vur
Olan olmuş ne olur
Hayata bir daha vur
Gülümse ne olur
Bu günler dün olur
Hatıralarla yaşanmaz ki yazık olur
Sertab Erener-Seyrüsefer
Annem annem annem beni aşka ver
Asi başım bir aşka boyun eğer
Ey aşk al beni süründür yak ateşlerde
Ben gönüllü köleyim sahibim sensin
Kanat beni ballı zehirden dişlerinde
Sen her şeye rağmensin ebediyensin
Gönül yangın mahkemesiz mahkûm kederde
Çilemi seveyim ha gökte ha yerde
Ben aşksız neyleyim herkesteki bedeni
Ben dururum tende can seyrüseferde
Sertab Erener-Sakin Ol
Of bu ne sinir bu ne öfke
Aman bir telaş bir acele
Herkes birbirini boğacak
Bu gidişle sonumuz ne olacak
Kimi takmış alaturkaya
Kimi batıdan şikayetçi
E ne var sanki bunda kızacak
Dünya hali bu gelip geçici
Hişt hişt sakin ol sinirlerine hakim ol
Hişt hişt sakin ol sinirlerine hakim ol
Kimi lahmacundan utanır
Kimi her önüne gelene gıcık
Ya uzak herkes birbirine
Ya ilişkiler vıcık vıcık
Kimi entellere düşman
Kiminden cehalete prim
Bu ne manasız didişme
Kimse kimseye bir sey öğretemez mirim
Ölümlü dünya ölümlü insan
Ha alim olsan ha zalim olsan
Ölümlü dünya ölümlü insan
Ha alim olsan ha zalim olsan
Herkesin doğrusu en doğru
Herkesin lafı bir hikmet
Sıradan şeyler de konusalım
İs mi yani birbirimizi yemek
İlle de kusursuz olmalı
Hata yapmaya da hakkımız yok
Üçüncü şahıslar için herkes
Sancılar içinde bu kadarı da çok
Sertab Erener-Rüya
Değmeyin feryadıma,figanıma değmeyin
Eğer sevda bu demekse ben vazgeçtim
Beni sevmeyin garip deyin
kader deyin
Gecici gün deyin
bu kişta efkarlıyım
Bahara allah kerim hadi yüreğim ha gayret
Hele siki dur hele sabret basini eyme dik tut
Bu bi rüyaydi farzet hadi yüreğim ha gayret...
Sertab Erener-Kendime Yeni Bir Ben Lazım
Bu sene iyi geçmedi söylemem lazım
Kader beni seçmedi ama görmemem lazım
Belki birden bire yeniden başlamam
gerek
Eskiden taptığımı bugün taşlamam gerek
Yeni bir aşk yeni bir iş
Yine gülecek bir neden lazım
Yeni bir haber yeni bir kader
Bunlar için bana şans lazım
Yeni bir duruş yeni dokunuş
Tek tek keşfetmem lazım
Yeni bir hayat gerisi bayat
Kendime yeni bir ben lazım
Günler güzel geçmedi unutmam lazım
Asıp yüzümü kalmışım azcık kırtmam lazım
Hep içime atmışım anlatmam gerek
Hepsini bir kazana atıp toptan kaynatmam gerek
Sertab Erener-İncelikler Yüzünden
Incindim, incitildim derinden
Terkettim kendimi
Tesadüfen karsilastim içimde
Kendimle yeniden
Bir minicik kiz çocugu bak
Duruyor orada hâlâ
Anlatamam gördüklerimi
O neseli
çocuga
Artik beni asla yaralayamaz
Hayat eger istemezsem
Yilar beni kolay yakalayamaz
Ben durup beklemezsem
Siz yine de incelikli davranin
Benim kadar degilse de
Ben bu yüzden, incelikler yüzünden
Belki daha çok üzüldüm
Sertab Erener-Aşk Ölmez Biz Ölürüz
Kördüğüm dolandık biz birbirimize
Günbegün alıştık her şeyimize
Yalandan seviştik yasak değil diye
Korktuk değişmekten yani aynı hikaye
Hatalar; Yeminler
Bitişler;
Başlangıçlar
Yalanlar; Suskunluklar
Kıskançlıklar; Terk edişler
Pişmanlıklar; Yalvarışlar
Kırılmasın diye
Durur kalbim usul usul
Bedeni aşar aşk
Aşk ölmez biz ölürüz
Tepeden tırnağa şiirdik eskiden
Günbegün vazgeçtik kafiyelerden
Solgun güller olduk
Yediverendik önceden
Unutmak kolay değil
Acıtır derinden
Hatalar; yeminler
Bitişler; başlangıçlar, yalanlar; suskunluklar
Kıskançlıklar; Terk edişler
Pişmanlıklar; Yalvarışlar
Kırılmasın diye
Durur kalbim usul usul
Bedeni aşar aşk
Aşk ölmez biz ölürüz
Sertab Erener-Aslolan Aşktır
Susma konuşalım dersen ona da evet
İster savaşalım ister barışalım
İster daha uzak ister yakın durarak
Sen seç ben uyarım aslolan aşktır
Gidiyorum bu defa bitti derken
Bir adım geriye uzlaştık
Çünkü ortalama bir aşktık
Şiddeti vasatın altında
Zora gelince kaçtık
Ne sen canım ne ben göze alamazdık
Aşk bu ölüme eştir bizse sıradandık
Daha çok yolumuz var muhtelif konumuz var
Önce durulmalı sonra kibar kibar
Gidiyorum bu defa bitti derken
Bir adım geriye uzlaştık
Çünkü ortalama bir aşktık
Şiddeti vasatın altında
Zora gelince kaçtık
Sertab Erener&Mando-Aşk
Ask kaç büyümden
Ask dön
ölümden
Ask bir sebepten
Gel gir dünyama
Ask dön
ölümden
Bir sebepten
Gir dünyama
Gir dünyama
Ask dön
ölümden
Geç tenimden
Gel gir dünyama
Gel artık sözüm sabrım kalmadı
Beni duysana duysana duysana
Pamela-Veda Busesi(Romantik Film Müzikleri)
Hani o birakip giderken seni
Bu oksuz tavrini takmayacaktin
Alnina koyarken veda busesi
Yuzume bu turlu bakmayacaktin
Gelsede en aci sozler dilime
Ucacak sanirim bir kac kelime
Bir alev halinde dustum elime
Hani ey gozyasim akmayacaktin
Hani ey gozyasim akmayacaktin
Mustafa Sandal-Suç Bende
Dur dur bir dakika dinle
Ufak ufak benimle
Paylaş bu anı kaybetme
Belki de
yanlışım zaman zaman
Belki de
hasretim o sevgine
Belki de
doğruyum zaman zaman
Böylesi yalnızım sen her gece
Ama suç bende
Sever gibiyim
Gel benim ol da rahat
Edeyim ah
Suç bende
sever gibiyim
Gel benim ol da rahat edeyim
Mirkelam-Tavla
Gözlerinle mahvettin
Kapılarınla hapsettin
Seninim al tamam
Şeytanın ahı tutmuş
Şarkılar aşka gelmiş
Durumum el yaman
Bu oyun hep çileli
Bana zarlar
hileli
Kaderin bitmek bilmeyen
Oyunu mu bu
Şeşicar ve pencüse
Severim güzeli gencüse
Kader uslanmaz
Kandım işte
Tavla tavla beni tavla
Salla pulları zarları
Salla salla beni salla
Vallahi geldim oyuna
Mirkelam-Ah Bir Joker
Yıllar yılı bekledim hep bir sevgilim olsun diye
Espiriden anlamayan kader bir gün gülsün diye
Hayat insana her an gülmüyor
Hemen bir sevgili vermiyor
Kahpe kader sen bana ne zaman güleceksin
Ah bir joker bu ele ne zaman vereceksin
Kalbe keder halimi ne zaman göreceksin
Keremcem&Seden Gürel-Küçük Bir Aşk Masalı
Ne olur bak bana biraz
Çocukmuyum değil miyim?
Sen küçücük güzel bebek
Öyle olsa sevmeyi bilir miyim?
Olmaz küçücüksün
Yüreğin genç
umut dolu
Özlem bu olurya
Buluruz belki mutluluğu
Deliler gibi seviyorum bakGeçer bunlar
Sana söz ömür boyu sürecek
Hayal bunlar
Ne hayal ne düş nede yalan yok
Bizim bizim gelecek
Ne olur bir an unutup kalsak
Ne olur biraz rüyaya dalsak
Ne olur gerçek olsa masallar
Ya da biz masal olsak
Olmaz, dayanmaz yorulmuş kalbim sevdalardan
olmaz silinmez bu yıllar aramızdan
olsun yüreğimde beslenen ümitler gibi
özlem bu olur ya buluruz belki cenneti
Deliler gibi seviyorum bak
Geçer bunlar
Sana söz ömür boyu sürecek
Hayal bunlar
Ne hayal ne düş nede yalan yok
Bizim bizim gelecek
Ne olur bir an unutup kalsak
Ne olur biraz rüyaya dalsak
Ne olur gerçek olsa masallar
Ya da biz masal olsak
Haluk Levent-Sevenler Ağlarmış
Bir yarim olsun isterdim
gözleri yeşil
Bir yarim olsun isterdim
gül yüzü gülen
Onu çok sevmek isterdim
delice sevmek
Peşinden koşup koşup sonunda almak.
Ben sevmek sevmek isterdim
Nerden bilirdim
Sevenler ağlarmış
Bir yarim oldu sonunda gözleri yeşil
Bir yarim oldu sonunda gül yüzü gülen
Onu cok sevdim sonunda delice sevdim
Fakat bu aşkın sonunu ben hiç bilmezdim.
Ben sevmek sevmek isterdim
Nerden bilirdim
Sevenler ağlarmış
Gülben Ergen-Kurşuni
Kerbelâ oldu yürek elden gidiyor mu?
Sebebim oldu bu can sensiz yaşıyor mu?
Bir hata deme sakın
bize yakışıyor mu?
Ecelim oldu bu can sensiz yaşıyor mu?
Bir çekene sordum
Dedim ki aşk rengini söyle
Dedi ki alacalı
Bazen de ebruli
Bir içime sordum
Dedim ki doğru söyle
Dedi ki rengi gece
Bu sevda kurşuni
Göksel-Uzun Uzun Yollar
Uzun uzun yolları aştım geldim
Gözümü kararttım kaçtım geldim
Bana birkez gülesin diye
Beni sarıp sevesin diye vay
Yandım derdinle
yar vay aman yar
Beni ele güne mahçup etme
Beni boynu bükük geri gönderme yar yar
Zalim yar
Yerden yere vursan da sevdalım sensin
Halim ne sormasan da dermanım sensin
Fatih Erdemci-Suçum Değil
Kim bilir kaç güneş doğacak
Bu hasretin üstüne
Ne kadar sürer bu ayrılık böyle
Seni de sarar mı yalnızlık
Aklında mı ayrılık
Razıyım herşeye severim sessizce
Razıyım her şeye severim sessizce
Güneş kadar sıcak
Yıldızlar kadar uzak
Bedenim sana tutsak
Gözlerim tenine hasret
İtirazım var yalnızlık hakkım değil
Bu ayrılık benim suçum değil
Fatih Erdemci-Ben Ölmeden Önce
Ben ölmeden önce
Bir sürü dostum vardı
Ben ölmeden önce
Bir sürü düşüm vardı
Ben ölmeden önce
Bir sürü aşkım
http://www.sozarsivi.com/fatih+erdemci
oldu
Ben ölmeden önce
Bir sürü hatam oldu
Herşeye rağmen pişman değilim
Ama yinede, bazen düşündüğümde
Bir gün gelirde, yaşarım bende yine
Tüm aşklarım, yalan mıydı ey tanrım?
Çok yalnızım
Eriyorum yavaş yavaş
Yavaş yavaş
Eda&Metin Özülkü-Aramadın Aylardır
Buna can denir
canım yaralıyım dokunma
Belki de halimi bir gören vardır
Bana aşk denir
canım
Kaderime dokunma
Kim bilir bir yerde bekleyen vardır
Sadece senmisin benim ilacım
Senmisin sadece hayalim tanrım
Aramadın ah aylardır göremedim hergün yandım
Yüreğime binbir sancı neredesin hasret kaldım
Buna can denir
canım yaralıyım dokunma
Belki de halimi bir gören vardır
Bana aşk denir
canım
Kaderime dokunma
Kim bilir bir yerde bekleyen vardır
Sadece senmisin benim ilacım
Senmisin sadece hayalim tanrım
Aramadın ah aylardır göremedim hergün yandım
Yüreğime binbir sancı neredesin hasret kaldım
Deniz Arcak-Eller Ağlatır
Geceler hain düşman
Peşimde yalnızlığım
Sarıldım yokluğuna
Çaresiz karanlığa
Nefretim yalan
Unuttuğum yalan
Seni aldatmadım inan
Hiç yoktun yanımda
Dostlarım düşman
Yalnızım inan
Sensizim yağmurda
Hiç yoktun yanımda
Ah eller aldatır
Aşklar yorulur inan
Unutur seni eller birtanem
Cemali-Duymak İstiyorum
Renksiz hayaller dolu, dökülen gözyaslarim
Ezikligi kalbimde, yasanmis tüm asklarin
Tüm aci anilari, bana
birakip gitme
Beni bana
ver artik, pesinden sürükleme
Duymak istiyorum, duymak istiyorum
Kalbimde ruhunu, duymak istiyorum
Görmek istiyorum, görmek istiyorum
Gözünde gözünü, görmek istiyorum
Incitme kalbimi, birakip gitme
Sana kendimi verdim, beni yok etme
Ne olur suskun durma, birseyler söyle
Karanligin içinde kaybolma öyle
Duyabilsem kalbini, okuyabilsem seni
Sessiz feryatlarini, aci agitlarini
Tüm haykirislarini, hissetmek istiyorum
Sana yaklasip sende, ölmek istiyorum
Candan Erçetin-Nar Çiçeğim
Yel değmez bana, yelden almışım sevda
Nar çiçeğinden haylazım, gül dalından hovarda
Masum (aksi) perçem
dökülsün haydi haydi haydi
Kaytan bıyık bükülsün haydi haydi haydi
Yel değmez bana, yelken açmışım sana
Nar çiçeğinden haylazım, gül dalından hovarda
Göz değmez bana, gözsüz kaldım uğrunda
Dağ çiçeğinden yatağım, kuru dal yastık bana
Söz geçmez bana, gözden düşsem bu yolda
Nar çiçeğinden haylazım, gül dalından hovarda
Yol düştü bana, yoldan vurdum dört yana
Gezdim durdum su alemi, ah yalınayak ne fayda
Bumerang-Sensiz Yıllarda
Yağmurlu bir gündü
Tıpkı bugün gibi
Kaybetmiştim seni
Taştı gözyaşım
Karıştı yağmura
Bensizdin yıllarca
Sen neyi aradın
Sevgiyi buldun mu
Yabancı kollarda
Mutlu oldun mu
Sensiz yıllarda yaşadım sanma
Sensiz yıllarda unutmadım seni
Sensiz yıllarda belki arar da
Sorarsın diye avunmadım
Aslı-Tüm Şehir Ağladı
Gece ıslak çıktım yola
Söz verdim sana hız yapmamaya ama
Annem hıçkırdı yıllar sonra
Babam yenik düşmüş yıllara
Sen hep dersin bana sevgin yalan
Senin gibiler hayatta geç yaşlananlardan
Yutkunup sustum, hassastı ruhun
Onarmak çok mu zordu gidenleri
Tüm şehir ağladı sen gittin diye
Mecbur musun hep en uzağa gitmeye
Gece ıslak bastım gaza
Söz verdim sana hız yapmamaya ama
Annem hıçkırdı yıllar sonra
Babam yenik düşmüş yıllara
Aslı-Yardımcı Olmuyor
Yeni başlayan bir gün yardımcı olmuyor
Uykusuz geçen gece yardımcı olmuyor
Aldığım ilaçlar,gittiğim doktorlar,
Vücudumdaki yaralar yardımcı olmuyor
Gittiğim şehirler,
tatiller
Yeni yüzler yardımcı olmuyor
Aldığım kararlar,bozduğum kurallar
Kendime yenildiğim günler yardımcı olmuyor
Şırıngayla çekip alsınlar seni,
Tüm vücudumdan ruhumdan,
Kırıntın bile kalmasın beynimde
Ki ben yine ben olayım...
Yeni yüzler yardımcı olmuyor
Geçen aylar,geçen zaman
Hayatına uzaktan bakmak yardımcı olmuyor
Olmuyor, yardımcı olmuyor...
Aslı-Sessizce
Sen hiç bir gecede gündüze küstün mü?
Kanadını kıranlara gözyaşı
döktün mü?
Güneşi hiç bu kadar sönük gördün mü?
Söyle nerede yanlış yaptım?
İnanmazdım sözüne
Hiç gücüm yok zamanı çevirmeye
Görmesen de duymasan da
Yaşardım bu aşkı yine seninle
Aslı-Keşf-i Alem
Yıldızları seyrettim hep bilinmez bir huzurla
Dünyanın diğer ucuna
ulaşsam geçen uçakla
Birgün bir yerde
Seni bulmaya ümidim var
Alıp götürsen beni
Keşf-i aleme
Bulutlar bugün fazla umudum yolunda
Sığınırım belki sana, belki eski bir anıya
Aslı-Ölüm Kapımı Çalsa da
Gözyaşlarına esir olma, akıt onları nefretin gibi
Bir sır ver ta derinden, anlatsın gözlerin gizemini
Ellerin bedenimde,
biliyorum yasak bize
Gitmeden belki son kez, dokun, dokun bana
Sonsuz aşk yoktu ya
Ölüm kapımı çalmasa da kalbim seni bekler gibi
Fırtına öncesi sessizliği, biz, aşkın esirleri
Bir kadın üzülürse, üçümüzün oyununda
Bırak ben olayım, atlatırım zamanla
Bir gün gelir belki, kavuşuruz seninle
Meydan okuruz dünyaya, kaybolan geçmişe
Sonsuz aşk yoktu ya
Aslı-Kördüğüm
Öyle uzak ki yerin uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor
Ya herşeyim ya hiçim sorma dünya
nebiçim
Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolanıyor
Öyle uzak ki yerin uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor
Ya herşeyim ya hiçim sorma dünya
nebiçim
Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolanıyor
11 Ağustos 2008 Pazartesi
Haiku Şiir
Haiku bir görme biçimidir. O, bir “an”ı, sıradan olaylar içinde bir “an”ı yakalayıp onun iç doğasına daha sonradan ve bir başkasıyla birlikte nüfuz ederek o “an”ı kalıcı bir “anı” olarak paylaşmayı hedefler.
Dr. Viktoria Kabadelova (Bulgarian Haiku Club ve Worlds Haiku Association üyesi) Sofia'da tıp bitirmiş ve uzun yıllar Bulgaristan'da Deliorman bölgesinde ve Afrika'da ve daha sonra Sofia'da Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak çalıştı. 2000 yılında Haiku şiir sanatı ile tanışmıştır. Eserleri "Çiçek" , "Gül" , "Kuş" şiir antolojilerinde ve Dünyaca ünlü "Yol" Haiku Antolojisinde yayınlanmıştır. Daha sonra "СПОДАВЕН СТОН" ("Sessiz feryad"-2003) ve ardından "ВСЕЛЕНАТА В МЕН "("İçimdeki Kainat"-2006) adlı şiir kitapları yayınlanıyor.
Blue sky.
Blue sea.
Blue placidity.
Mavi gökyüzü.
Mavi deniz.
Mavi huzur.
**************
With glance I touch.
The sky and the ground,
The universe I feel in me.
Bakışlarımla dokunuyorum,
gökyüzü ve yeryüzüne
Kainatı içimde hissediyorum.
******************
With my thoughts
I cross the space.
The terrestrial magnetism isbringing me back.
Düşüncelerimle evreni aşıyorum,
Yer çekimi ile geriye dönüyorum.
*******************
On the windowA frozen flower.
As I touch it a tear streams down.
Pencerede
Donmuş çiçek.
Dokunuyorum, gözyaşı aktı.
*******************
I quiver.
You're passing by.
A door slammed somewhere.
Ürperdim.
Geçiyorsun.
Bir kapı kapandı bir yerde.
********************
Gloomy thoughts.
Fleeing clouds.
A hot desert wind.
Ağır düşünceler.
Uzaklaşan bulutlar.
Sıcak çöl rüzgarı.
********************
I'm coming home.
I'm in a hurry.
Mum is no more at the window.
Eve dönüyorum.
Acele ediyorum.
Annem yok pencerede.
*********************
So much loneliness.
In the world.
Where on earth could it go into?
Bu kadar çok yalnızlık
Dünyada.
Nereye sığıyor?
**********************
I want to touch you.
I touch the reminiscence.
It burns me.
Sana dokunmak istiyorum.
Anıya dokunuyorum.
Yakıyor.
**********************
Yellow shrubs.
Fires ablaze.
A vernal reverie.
Sarı fundalıklar.
Yakılmış ateşler.
Bahar hülyaları.
***********************
A cup of coffee.
A friendly hand.
Warmth in the dusk.
Bir fincan kahve.
Dost eli.
Alacakaranlıkta bir sıcaklık.
***********************
Raindrops
Down my face.
A wet kiss.
Yağmur damlaları
Yüzümde
Islak okşayış.
************************
Your image
The moon is kissing,
I kiss your picture.
Yüzün.
Ay öpüyor,
Ben, resmini öpüyorum.
************************
A prayer to the vautlts of heaven
CrackedThe earth is waiting for the rain.
Göklere dua,
Çatlamış Yeryüzü yağmur bekliyor.
*************************
I'm wandering in the maze
Of time.
I'm looking for your hand.
Labirentinde geziniyorum
Zamanın.
Elini arıyorum.
*************************
Dr. Viktoria Kabadelova (Bulgarian Haiku Club ve Worlds Haiku Association üyesi) Sofia'da tıp bitirmiş ve uzun yıllar Bulgaristan'da Deliorman bölgesinde ve Afrika'da ve daha sonra Sofia'da Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak çalıştı. 2000 yılında Haiku şiir sanatı ile tanışmıştır. Eserleri "Çiçek" , "Gül" , "Kuş" şiir antolojilerinde ve Dünyaca ünlü "Yol" Haiku Antolojisinde yayınlanmıştır. Daha sonra "СПОДАВЕН СТОН" ("Sessiz feryad"-2003) ve ardından "ВСЕЛЕНАТА В МЕН "("İçimdeki Kainat"-2006) adlı şiir kitapları yayınlanıyor.
Blue sky.
Blue sea.
Blue placidity.
Mavi gökyüzü.
Mavi deniz.
Mavi huzur.
**************
With glance I touch.
The sky and the ground,
The universe I feel in me.
Bakışlarımla dokunuyorum,
gökyüzü ve yeryüzüne
Kainatı içimde hissediyorum.
******************
With my thoughts
I cross the space.
The terrestrial magnetism isbringing me back.
Düşüncelerimle evreni aşıyorum,
Yer çekimi ile geriye dönüyorum.
*******************
On the windowA frozen flower.
As I touch it a tear streams down.
Pencerede
Donmuş çiçek.
Dokunuyorum, gözyaşı aktı.
*******************
I quiver.
You're passing by.
A door slammed somewhere.
Ürperdim.
Geçiyorsun.
Bir kapı kapandı bir yerde.
********************
Gloomy thoughts.
Fleeing clouds.
A hot desert wind.
Ağır düşünceler.
Uzaklaşan bulutlar.
Sıcak çöl rüzgarı.
********************
I'm coming home.
I'm in a hurry.
Mum is no more at the window.
Eve dönüyorum.
Acele ediyorum.
Annem yok pencerede.
*********************
So much loneliness.
In the world.
Where on earth could it go into?
Bu kadar çok yalnızlık
Dünyada.
Nereye sığıyor?
**********************
I want to touch you.
I touch the reminiscence.
It burns me.
Sana dokunmak istiyorum.
Anıya dokunuyorum.
Yakıyor.
**********************
Yellow shrubs.
Fires ablaze.
A vernal reverie.
Sarı fundalıklar.
Yakılmış ateşler.
Bahar hülyaları.
***********************
A cup of coffee.
A friendly hand.
Warmth in the dusk.
Bir fincan kahve.
Dost eli.
Alacakaranlıkta bir sıcaklık.
***********************
Raindrops
Down my face.
A wet kiss.
Yağmur damlaları
Yüzümde
Islak okşayış.
************************
Your image
The moon is kissing,
I kiss your picture.
Yüzün.
Ay öpüyor,
Ben, resmini öpüyorum.
************************
A prayer to the vautlts of heaven
CrackedThe earth is waiting for the rain.
Göklere dua,
Çatlamış Yeryüzü yağmur bekliyor.
*************************
I'm wandering in the maze
Of time.
I'm looking for your hand.
Labirentinde geziniyorum
Zamanın.
Elini arıyorum.
*************************
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)