Bu Blogda Ara

19 Ağustos 2008 Salı

Hüzünlü Palyaço



Bir zamanlar iyi bir palyaço varmış, şimdiki zamanda da var... Lakin hangi nedenden dolayı bilinmez, her gösteriden sonra dünyanın, en azından ülkesinin en hüzünlü palyaçosu olurmuş. Bazen, bir şarkının kuplesi ve bir şiirin kıtası onun için yazıldığını düşünürmüş. - "Her akşam, son gösteriden sonra yorgun palyaço neşeli yüzünün maskesini çıkarır..."

Palyaço

Seni bir parça kilden yarattım,
Açıkça, seninle evimi süsledim,
Güzel ama isimsiz bir eşyaydın,
ve ebediyen susmaya mahküm edildin.

Bazen, sana bakıp kendime sordum,
gerçekten ben mi yarattım seni,
aşk ve sıcaklıkla yoğrulmuş
sonsuz ülküm olman için.

Yarattım önce, sonra yıktım,
geldiğin gibi öyle gittin.
Bir palyaço, iyi fakat isimsiz,
istesem de, baştan yaratamam seni...

Bizim kahramanımızın ismi varmış, ancak bir his yerleşmiş içine -yüzü her akşam, her gösteri ile, tekrar tekrar yeniden doğmakta diye. Gösterilerden biri sırasında öylesine kaldırmışken başını yukarıya sirk çadırının tepesinde küçük bir yırtığın arasında Çoban Yıldızını görmüş. Hatta onun oyununu ilgi ile seyrettiği ve gülümsediği gibi gelmiş. Sabırsızlıkla gösterinin bitmesini bekleyip dışarıya çıkmış ve yıldızın ona konuştuğunu duyar gibi olmuş. Kendisini, gecenin içinde yukarıdan gördüklerini anlatırmış.
Palyaço o kadar alışmış ki ona, işe gider gitmez ilk önce yeni arkadaşını görmesini engelleyecek bulutlar var mı diye gökyüzüne bakarmış. Arkadaşı onu sirk çadırı dışındaki küçük şeylere sevinmesini öğretmiş - ona güvenip ekmek kırıntılarını yemek için karavanına giren serçeyi, penceresinde unutulmuş saksıda nasıl çıktığı bilinmez gülü sevmesini...
Palyaço yıldız ile aralarındaki sohbete o kadar dalmış ki "neşeli yüzü" olmadığında da gülümsediğini fark edememiş.

Peki işinde başarısız mı oldu? - Hayır, palyaço gösterilerine profesyonelliği ile birlikte sevinçleri ve hayattan gülümsemeleri katmaya başlamış. Daha başarılı
olmuş, onun yer aldığı gösterilerin biletleri aylar öncesinden tükeniyormuş. Ancak en çok çocuk seyircilerine oynamayı severmiş, o vakit aralarında büyük bir
çocuk olurmuş ve gülümsemesi yüzünden inmezmiş, evine dönerken bile.
Yıllar geçiyormuş, palyaço yaşlanıyormuş lakin içinde uyanan çocuk yaşamaya devam etmekteymiş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder