Bu Blogda Ara

25 Eylül 2010 Cumartesi

Minyatür Türkiye Park

Sonbahar pastel örtüsünü sermek üzere şöyle bir toz bulutu uçurduğunda okul, kış hazırlıkları zamanı gelmiştir. Bir başka güzeldir doğa, bir başkadır sevinci ve hüznü. Telaşlı günler sıralanırırken yazın açılıp saçılan harareti yerini ılık ürpertilere bırakır. İşte tam bu telaşın ortasında derin bir soluk alıp zamanıdır İstanbul'u keşfetmenin derseniz: Miniatürk'i ziyaret etmelisiniz.

Minyatür Türkiye Park adı ile Miniatürk, Türkiye'deki tarihi yapıtların maketlerinin sergilendiği 60.000 metrekareyle dünyanın en geniş alana kurulmuş minyatür parkıdır. 2 mayıs 2003 yılında Haliç kıyısında ziyarete açılmıştır. Miniatürk bir açık hava müzesi olarak kurulmuştur. Park, girişten biraz alçaktadır. Giriş, yüksek bir platform olarak tüm parkı üstten gözlemleme olanağı sağlar. Sağdan kıvrılan bir rampa yardımıyla giriş platformundan parka geçilir. Parkta şu anda 105 yapıt sergilenmektedir. Bunlar, Türkiye'den seçilmiş tarihi binalar ve yapı topluluklarıdır. Parkın sol üst bölümünde dünyadan birkaç yapıya da yer verilmiştir. Günümüzde ayakta olmayan Artemis Tapınağı, Halikarnas Mozolesi gibi bazı yapılar o günkü tahmini görünümlerine göre yapılmışlardır. Su yolları ve göletler parka ayrı bir hava katmıştır ve bazı yapılar suyla güzel ilişkilendirilmiştir. Genel bir yürüyüş yoluna sahip olan park, ziyaretçilerin tüm parkta kolayca gezinebilmelerine olanak tanır. Yol ara sıra ikiye ayrılır, ardından yeniden birleşir. Yolu takip ederken bir göletin ve ardından gelen bir amfitiyatonun üzerinden Boğaziçi Köprüsü yardımıyla geçerek yine parktan yüksekte bulunan kafeye ulaşılır. Minyatür Türk Park'ı hergün 09:00 - 20:00 saatleri arasında açıktır.

Keyfli bir gün geçirmeniz dileği ile...



















Artan kumaşlardan el işi çanta, yastık

El işleriyle uğraşanlara, bunu iş veya hobi olarak sürdürenlere hayranlık ve saygı duymuşumdur, her zaman.
Kolay değil, bazen öyle görünse de...
Hayatta ne zaman neler ile karşılaşacağını bilemez insan, hayat başlıbaşına bir muamma değil mi?!..
Bilmek eğitim ile alakalı ve eğitim gereklidir.  Klasik eğitimden uzun uzun bahsetmek değil niyetim, yapılan doğru veya yanlışlardan. Gerekli olsun olmasın, kullanılacak olsun olmasın yaşamı kolaylaştıran küçük, pratik bilgiler çocuk yaşta  verilmeli. Yıllar sonra bu bilgiler ekmek kapısını açan anahtar olabilir çünkü.
Dikiş ve nakış hiçbir zaman hobim olmamıştır, birazcık da hoşlanmam lakin el işi dersleri, annemin gösterdikleri belli ki yerini bulmuş bende.  Zorunlu olarak değil de gerekli olduğundan kendi söküğümü dikmeyi tercih etmişimdir. 
Elime artakalan kumaş parçaları geçti, bir müddet onlar ile ne yapabileceğimi düşündüm. Aslında duvar dekorasyonunda kullanılacak tablo, pano gibi objeler düşündüm ancak elimdeki malzeme bunun için uygun
değildi.  Böylelikle el çantası ve yastıkta karar kılınmış oldu.  İşte tamamen el işi birkaç acemi örnek:





21 Eylül 2010 Salı

Ekler Pasta

19. yy sonlarında Fransa'da çıktığı sanılan ekler pasta şu hamurundan yapılır. Birçok yemek tarihçisi bu tatlının ilk olarak Fransız kraliyet ailesinin ünlü hamur işi aşçısı  Marie Antoine Careme tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir. "Eclair" fransızcada şimşek anlamına gelmektedir. Belki de pastanın üzerine sürülen çikolata sosu veya  karamelin parıldamasından esinlenilmiştir, kimbilir...

Ekler, yumuşak hamurlu bir tatlıdır. İçinde genel olarak vanilyalı krem vardır ve üstü çikolatalı glazür veya karamel kaplı.  Tarifine bakıldığında zahmetli olaraka düşünülse de tatlıyı yapmak eğlencelidir ve alınan sonuç bütün yorgunluğa değer.

Ekler için Şu hamuru:
Tencereye 0,5 lt su, 1 çimdik tuz, bir çay kaşığı sirke, 125 gr margarin koyup kaynamaya bırakılır. Kaynayınca aynı anda karıştırarak 250 gr elenmiş(topaksız)un boca  edilir. Kuvvetli şekilde, tencerenin duvarlarından ayrılıncaya kadar karıştırılır(kısa süre içerisinde büyük bir top haline gelecektir). Hamur toplanınca kısık ateşte 2-3  dakika daha karıştırılır sonra kenara alınır. Ara sıra karıştırarak soğumaya bırakılır. Ilındığında ard arda, her biri ayrı ayrı hamura yedirilerek 7 adet yumurta ilave edilir.
Bu hamurun bana göre en zahmetli yeri burası, çünkü yumurtaları tek tek ekleyerek her biri hamura karışsın diye tahta kaşık ile karıştırmak gerçekten kol kuvveti  gerektirir. Hazırlanmış olan Şu hamuru parlak ve pütürsüz bir görünümünde olmalı. Hamur pompası ile veya basit bir şeffaf naylon poşet ile(içine doldurup ucu makas  ile açılır) yağlanmış fırın tepsisine aralıklarla eklerler sıkılır. 200 derecede ısıtılmış fırında 25-30 dakika pişirilir, pişirme esnasında fırının kapağı açılmaz.


Fırından alınıp soğumaya bırakılan eklerlerin içine  Vanilyalı Krema hazırlanır:

3 adet yumurta, 5 yemek kaşığı un, 2 yemek kaşığı nişasta, 1 paket vanilya, 1 su bardağı toz şeker, 1 lt süt ile krema pişirilir. Karıştırılarak soğutulur.


Soğumuş olan eklerlere krema pompası yardımı ile veya basitçe bir kenarını yararak tatlı kaşığı ile kremadan doldurulur.  Üzerine çikolatalı glazür veya karamel hazırlanır.

Çikolatalı glazür:
80-100 gr siyah çikolata, 40 gr tereyağı, 40 ml süt: hepsi ateşte karıştırılarak çikolatanın erimesi sağlanır.
Sonuç:
Yaklaşık 35-40 ekler çıkarabilirsiniz... Afiyet olsun.

10 Eylül 2010 Cuma

Baklava

Malzeme:

2 adet yumurta, 1 büyük su bardağı süt, 1 çay bardağı sıvı yağ, 1 tutam tuz, un, açmak için 200-250 gr buğday nişastası
Üstüne:
250 gr Sana(hamur işi) veya tereyağı
Şerbeti:
5 su bardağı toz şeker, 5 su bardağı su, yarım limonun suyu
İçi:
300 gr ceviz veya fındık içi : dövülmüş ve 1 su bardağı toz şeker ile karıştırılmış
Yapılışı:
Önce şerbeti hazırlanıp soğumaya bırakılır.

Unun ortasına yumurtalar, sıvı yağı, tuz, süt karıştırılarak sert olmayan, ele yapışmayan hamur tutulur. 15 dakika dinlendirilir. Tekrar yoğurularak üç topağa bölünür.
Her topaktan ayrı ayrı 10'ar eşit beze yuvarlanır, toplam 30 adet. Nişastanın yardımı ile her 10 beze ayrı ayrı servis tabağı büyüklüğünde açılır, üst üste(aralarına da
nişasta serpilerek) konur. 10 adet tamamlandığında oklava ile hepsi birden fırın tepsisi büyüklüğünde açılıp yağlanmış tepsiye yerleştirilir. Üstüne ceviz veya fındık
içinin yarısı serpiştirilir. Aynı işlem bir sonraki 10 beze için tekrarlanır. Kalan son 10 beze ile son kat tamamlanır.
Baklava kesilir, yağ eritilip kaynadığında kaşık kaşık üstüne dökülür ve 180 dereceye ısıtılmış fırına verilir. Yaklaşık 40 dakika pişirilir, ancak tepsiyi sallayarak içinin pişip pişmediği kontrol edilebilir.

Baklava fırından alınır alınmaz soğumuş olan şerbeti verilir.

Patates Çorbası

Malzeme:

4 adet iri sarı patates, 1 adet kuru soğan, 1 çorba kaşığı un, tuz, karabiber, limon suyu, 3-4 çorba kaşığı ayçiçek yağı,
Yapılışı:
Patatesler yıkanıp kabukları soyulduktan sonra kesme tahtasında küçük küçük doğranır. Soğan rendelenir ve yağda öldürülür, un eklenerek kokusu çıkana kadar  kavurulur. Karıştırarak su eklenir ve kaynamaya başladığında patatesler eklenir. Patatesler piştiğinde blender ile ezilirler(veya çorba kevgirden geçirilir), karabiber, tuz eklenir. Ateşten alırken limon suyu ilave edilir. Kıvamı isteğe göre ayralanır bu çorbanın, yani su miktarı bu yüzden belirtilmedi.


Çok ama çok sade ve leziz bir çorba. Yanında ekmek kıtırı ile servis edilebilir.

Fırın Makarna

Misafirlerinize rahatlıkla sunabileceğiniz çok özel ve leziz bir yemek.
Malzeme:
350 gr delikli makarna, 50 gr margarin
Sosu için:
50 gr margarin, 50 gr un(3,5 çorba kaşığı), 0,5 lt süt, karabiber, tuz
İçine ve üstüne:
3 adet yumurta, 50 gr rendelenmiş kaşar peyniri
Yapılışı:
Makarna tuz eklenmiş kaynar suda haşlanır. Hazır olduğunda süzülerek margarin karıştırılır.
Ayrı bir kapta yağ eritilit ve un kavrulur, azar azar süt ilavesi ile sos muhallebi kıvamında pişirilir. Tuz, karabiber eklenir. Sos makarnayla iyice karıştırılır.
Yumurtalar çırpılır ve kaşar peynirinin yarısı eklenerek ikiye ayırılır. Yağlanıp unlanmış fırın kabına soslu makarnanın yarısı boşaltılır ve üzerine yumurta peynir


karışımı gezdirilir. Kalan makarna ile üstü kapatılarak diğer yumurta peynir karışım eklenir. Kalan kaşar peyniri rendesi serpiştirilir ve 200 derecede fırınlanır.

Domates Sosu

Malzeme:


5-6 adet iri olgun domates, 1 kuru soğan, 4-5 diş sarımsak, zeytinyağı, tuz, 1-2 adet küp şeker, karabiber, kekik, 1 adet acı sivri biber veya acı kırmızı pul biber

Yapılışı:

Domatesler, kabukları soyularak rendelenir. Soğan ince ince doğranır ve zeytinyağında kavrulur. Ezilmiş sarımsak eklenir. Baharatlar, biber, tuz ve şeker eklenir üstüne domatesler ilave edilir. Arada sırada karıştırarak sos koyulaşana kadar pişirilir.

Makarna veya köfte sosu olarak, hatta ekmeğe sürülerek tüketilir.

Fırında Sürprizli Tortilla

Fırında Sürprizli Tortilla


Malzeme: 2 adet tortilla için
1 kg patates, 8 adet yumurta, tuz, karabiber
içi:
Kaşar peyniri veya salam -jambon
Üstüne:
2 yumurta, Kaşar peyniri rendesi

Patatesler yıkanıp kabukları soyulur ve kesme tahtasında küçük küplere bölünüp kızartılır. Her tortila için patateslerin yarısına 4 çırpılmış yumurta karıştırılır, tuz,
karabiber eklenir. Teflon, yağsız tavada omlet gibi her iki tarafı pişirilir. Fırın tepsisine sırasıyla tortilla, üstüne istenen her hangi içten (peynir, jambon, salam v.s.) konularak üstü diğer tortilla ile kapatılır. Çırpılmış yumurta sürülüp ve kaşar peyniri rendesi serpilerek kısa süre için fırınlanır.
Afiyet Olsun...

Çiçek Ekmek


Gerçekten yapımı kolay, eğlenceli ve lezzetli. Denedim ve tavsiye ederim, tarif için:

http://lezzetler.com/cicek-ekmek-gorsel-vt23981.html

Afiyet olsun...

2 Eylül 2010 Perşembe

Fırında Kırmızı Biber Dolması


Lezzetli ve kolay bir tarif. Yaz aylarında kırmızı biberi mutfağımda sık kullanıyorum: közlenerek salatalarda, kızartmalarda veya resimdeki gibi dolmalarda.
Tarife gelince:  biberleri yıkayıp kuruladıktan sonra fırın tepsisine yerleştirip közlemeye bırakıyorum. Bir sonraki aşamada kabukları soyulmuş biberleri çekirdeklerinden temizliyorum.  İçine doldurulacak içi hazırlayıp:
-ezilmiş beyaz peynir+yumurta
veya
-haşlanıp ezilmiş patates+baharat
kesme tahtasında açtığım biberin bir ucuna içten koyup rulo gibi sarıyor ve yağlanmış fırın kabına yerleştiriyorum.  Üstüne 1-2 yumurta birkaç kaşık yoğurt ile karıştırıp dökerek fırınlamak kalıyor.
Afiyet olsun.

Not:
Aynı şekilde hazırlanmış biberleri fırınlamak yerine un  ve yumurtaya bulayarak kızartılabilir, tabi ki kalori hesabı yapmamak şartı ile:-)

1 Eylül 2010 Çarşamba

Yaz salatası

Patlıcanlı domatesli salata


(kullanılacak malzeme çoğaltılabilir veya azaltılabilir)

4-5 adet bostan patlıcanı

3-4 adet taze sivri yeşil biber(acı da olabilir)

5-6 adet domates

1 adet kuru soğan, 4-5 sarımsak dişi

zeytinyağ, tuz, sirke

Patlıcanlar közlenerek soyulur ve kesme tahtasında küçük küçük kıyılır. Yeşil biberler ince halkalara doğranır, Domateslerin kabuğu soyulup, küçük doğranır.
Kuru soğan ince kıyılır, sarımsaklar ezilir. Bütün sebzeler geniş bir kapta iyice karıştırılır. Tuz, zeytinyağ ve sirke eklenir.

Not: yaşil biber yerine 3-4 közlenmiş kırmızı biber kullanılabilir.
 
Yanına da 
http://lezzetler.com/ramazan-pidesi-gorsel-vt18930.html?sid=aeb579a443122e395042f8ccd7f204ac
 
tarifini aldığım pide olunca, tadına doyulmaz

Pasta günü

Bugün pasta pişirme günüm oldu. Aslında  Gül'e pasta sözüm vardı, diğerini bizim için yaptım. Bu sebeple dolapta bekleyen siyah çikolataları da  kullanmış oldum.
Pasta kekini her zamanki tarife göre hazırladım:
-sade pandispanya-
5-6 adet  yumurta
1 su bardağı şeker
1 bardak un
1 ad. kabartma tozu
karıştırıp
190 derecede pişirdim.
Soğuyan pandispanyayı ikiye kesip her bir parçayı hafifçe ıslattım.
kek şerbeti:
1 bardak kaynamış su(sıcak)
1 tatlı kaşığı nescafe
4-5 tatlı kaşığı toz şeker
-hepsi karıştırılı ve soğumaya bırakılır.
Bu arada çırpılıp buzdolabına kaldırılan krem şantinin yarısından fazlası  iki parça arasına sürülür  geri kalan  pastanın üstüne düzgünce dağıtılır.
çok kolay ve hafif oldu:-)

-kakaolu pandispanya-
5-6 adet yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı un(bir kaşık eksik)
1 ad. kabartma tozu
1 tepeleme yemek kaşığı kakao
karıştırılıp
190 derecede pişirilir.
Keki ıslatmak için yukarıdaki şurubun aynısını hazırladım.
Krema olarak 300 gr siyah çikolatayı benmari usulü eritip soğumuş pandispanyaların ortasına döktüm.
Glazür:
150 gr siyah çikolatayı rendeledim, 5-6 tatlı kaşığı şeker, yarım su bardağı su ve 1 yemek kaşığı kakao  ekleyerek ateşe aldım, sos hafif koyulaştığında hemen sıcak  sıcak pastanın üzerine gezdirdim. 


Çikolatalı pastayı süslemedim, zaten içinde bizi enerjiden zıplatacak kadar çok çikolata vardı:-)

Herneyse, amatörce bir iş olduğunun farkındayım. Bir de şu var ki yiyeceklerin görüntüsünden çok lezzeti ile daha çok ilgili olduğumun farkındayım. Görüntü de önemli tabi ki, internette  o kadar başarılı kızların blogları var ki, muhteşemler!.. Fondanlı, krokanlı, her şekil ve renkte hazırladıkları pastaları muhteşem. Ellerinize sağlık hanımlar.  Eh, başka ne diyebilirim ki?..
Afiyet olsun:-)