Bu Blogda Ara

30 Aralık 2011 Cuma

Yeni Yıl


Bir yılımız oldu: 2012, hayırlı olsun!.. 
Yepyeni, pırıl pırırl, 12  ay, 365 gün  garantili, orijinal  ve kişiye özel. 
Temiz ve özenli  kullanılması dileğimle...  


20 Aralık 2011 Salı

Ev yapımı ekmek

Eski evlerin geniş mutfakları ilgimi çekmiştir, her daim. Belki de ayrıntısıyla düşünüldüğü zaman çok dağınık, hatta primitiv bile görünebilir insana, amma ve lakin hoş.
Kocaman tezgah ve fırınları, kapkacağın renkli kalabalığı, cam kenarındaki nane, biberiye saksıları, baharat kavanozları, şekerleme ve kurabiyelerin saklandığı  kutular,  lezzetli bir maceranın başlangıcı gibi.
Zamanımızın mütevazi mutfakları aynı duyguyu uyandırmasa da macera maceradır:-)

Malzeme:

Un, 1 paket çabuk maya, 2 tatlı kaşığı şeker, 1 su bardağı ılık su,1 tatlı kaşığı tuz, 1yemek kaşığı sıvı yağı

Yapılışı:

Ele yapışmayan, yumuşak hamur hazırlanır ve 30 dk kabarması için bekletilir. Fotoğrafta görüldüğü gibi hazırlanıp fırın tepsisinde 20 dk daha bekletip, 180 derecede pişirilir. Afiyet olsun...





Nesine? Hem Büyüğüne, Hem Garantisine!

Biliyorsunuz Yılbaşı Özel Çekilişi Türk Milleti için geleneksel bir heyecandır. Çekiliş yapılırken herkes ekran başına kilitlenir, sizin numaralarınızı taşıyan topların çekilmesi için dualar edilir. Biletinize sonuna kadar güvenirsiniz çünkü onu, uğurlu olduğuna inandığınız bayiden almışsınızdır. Lakin gelin görün ki hep amorti!

Biz de sevgili bloğunuz olarak araştırdık ve son 10 çekilişin 2 tanesinin büyük ikramiyesi Nesine.com’da satılan Milli Piyango biletlerine çıktığını gördük. Bu nedenle biz de dedik ki, neden bu blogda da Nesine.com biletlerinden satmıyoruz? Şanslı okurlarımızın ayağına kadar getirmiyoruz? Hatta bir de üzerine neden bomba gibi bir kampanya yapmıyoruz; 5‘er adet biletten oluşan Amorti garanti paketi alana 1 Amorti Garanti demiyoruz?

Sizce de buradan daha şanslı başka bir yer var mı? TIKLA, HEMEN BİLETİNİ AL!

Şansımız dönecek diye saatlerce kuyrukta beklerken aslında farkında olmadan şansımızı kaçırıyoruz. İnanın hiçbir şey sizi o kadar beklemez! Demem o ki; yılbaşında biletlerinizi benim bloğumdaki link üzerinden alın, siz kazanın biz de mutlu olalım!


Bir bumads advertorial içeriğidir.

24 Kasım 2011 Perşembe

Kelebek zamanlar

Bahçemizin alacakaranlığında uçuşan ateş böceklerini hatırlıyorum, ne güzel zamanlardı, herkesin çocukluğunda var olan... 
Belki ateş böcekleri rast gelmedi sana, yemyeşil bir bahçenin ortasında bir ev olmamıştır mekan, buna rağmen senin de olmuştur kısa ömürlü "kelebek  zamanların". 
Bir piknikle tanıştın belki papatyanın zarif yapraklarıyla veya köyünün çayırlarında. Her çocuğun olduğu gibi senin de bir hikayen vardır,  farklı, lakin masum.
Benim gibi yağmurun altında ıslandın sen de, belki aynı buluttu, kimbilir?.. 
Yalınayak koştun yollarda, bisikletten düştün, dizlerin yaralanıp kabuk tuttu,  benim gibi ağladın belki. 
Sen de  yıldızlara sadece anlattın belki küçük sırlarını, yatağın altında saklanan canavardan korkup, örtünün altında saklandın...
Benim gibi, sen de çocuktun, sonra ne oldu da o kısa mutlu anları unuttun, ne oldu da içine karanlığı doldurup büyüdün?.. 

eylül

23 Kasım 2011 Çarşamba

Yeniçarşım.com ile Evden Çıkmadan Çarşıya Çıkıyoruz!

Ekim ayından bu yana yayında olan Yeniçarşım.com, alışkın olduğumuz e-ticaret sitelerinden oldukça farklı. Site şimdiden sloganı olan “Evden çıkmadan çarşıya çık” mottosunu fazlasıyla yerine getiriyor. Çünkü şimdiden Yeniçarşım.com’da yüzlerce mağaza var ve siz dilediğiniz ürünü bu mağazalar arasından seçerek kolaylıkla satın alabiliyorsunuz. Üstelik, internetten alışveriş yaparken en çok çekindiğimiz “güvenlik” engelini Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi ile çözmüşler. Sistemi açıklayan video:



Yeniçarşım.com’un diğer alışveriş sitelerinden önemli farkları var. Platformun en belirgin karakteristiği olan alıcı ile satıcıyı bir araya getirme stratejisi, satıcıların (mağazaların) ticari kuruluş olması gibi akıllıca bir taktikle desteklenerek, son derece başarılı bir sistem getirilmiş durumda. Yeniçarşım.com’da satış yapan her mağaza, ticari unvana sahip, fatura kesen ve dolayısıyla garantili ürün satan mağazalar. Bu sayede aynı ürünü birden fazla mağaza arasından güvenle seçerek satın alabiliyorsunuz. Herhangi bir problemde “Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi” ve Yeniçarşım’ın başarılı müşteri hizmetleri departmanı hizmetinizde.

www.yenicarsim.com'da 24 farklı kategoride onbinlerce ürün bulunuyor. Giyimden aksesuara, elektronikten beyaz eşyaya kadar aradığınız her şey Yeniçarşım.com’da.

Ayrıca, www.facebook.com/yenicarsim ve www.twitter.com/yenicarsim adreslerinden ise Yeniçarşım’ı takip edebilir, kampanya ve fırsatlardan haberdar olabilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

26 Ekim 2011 Çarşamba

Van için Herkes Tek Yürek!

Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:

1. KIZILAY
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Ayrıca havale yoluyla destek olmak isteyenler, tüm bankalardaki "Türk Kızılayı" hesaplarından bağış yapabilir. Ayni bağışlar Türk Kızılayı lojistik merkezleri ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Tüm Kızılay şubelerinin iletişim numaralarını buradan öğrenebilirsiniz.

2. AKUT
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Kredi kartını kullanarak internet üzerinden bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız CardFinans ya da diğer banka kartlarını kullanarak bağışta bulunabilirler.

Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30

3. BAŞBAKANLIK YARDIM KAMPANYASI
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

4. KARGO FİRMALARI
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

5. HÜRRİYET EVLERİ
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.

Van Depremi - Hürriyet Gazetesi Bağış Hesapları
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947 
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03

Yapacağınız ufak bir yardım zor durumdaki bir çok insanı hayata bağlayan bir umut olacaktır. Mesajımızın ulaştığı herkesi, deprem bölgesinde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımıza yardım etmeye davet ediyoruz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Yer kalmaz bazen, Hayat'a ayakta devam etmek gerek

Yaşam'ın lezzeti; bol baharatlı bir et yemeği, tatsız tuzsuz diyet öğünü, atıştırmalık çerez, baklava-börek, kuru bir ekmek parçası,   birkaç zeytin tanesi olur bazen.
Yaşam; ayakkabı tabanına sıkıştırılan bir gazete kağıdı, el örgüsü tek parmaklı eldivenler, kürk yakalı  sıcacık palto,   rüzgarın sobelediği bir kulübe.
Her biri başka yaşamlarla  yolculuğa çıktığın bu trende yer kalmaz bazen, Hayat'a ayakta devam etmek gerek ...
Bir başka sihir yaşamak, her durağın adı: "yeniden başlamak"... Bir buluşmanın habercisi; hislerin, yüreklerin derin, sessiz dansı...
Yaşamak, tarifesiz bir keşif yolculuğu, her durak anlamak: 
Hayat'a dayanmak için sadece Aşk yeter...

eylül

22 Ekim 2011 Cumartesi

...


TÜRK

Yurdumuzun dostuna dost, düşmanına düşmanız,
Bizi sorun tarihlere, biz nasıl kahramanız.

Göz dikilmez bu vatana, yan bakılmaz bayrağa,
Kahramanlar nesliyiz biz, Oğuzun soyundayız.

Biz cihâna karşı durduk,
Ezdik düşmanı, yere vurduk.

Karşımızda secde etti, en kavi düşman bile,
Kim bilir, kaç gazaya şahit oldu bu yerler?

Destan oldu savletimiz*, azmimiz, dilden dile,
Bize, "Yılmaz, korku bilmez, arslan oğlu Türk" derler.

Biz cihâna karşı durduk,
Ezdik düşmanı, yere vurduk...

AHMET MUHİP DIRANAS

5 Ekim 2011 Çarşamba

Sevdiklerinize Doğum Günü Hürriyet'i Verin

Hürriyet Gazetesi'nden okurlarına doğum günü, sevgililer günü, yıl dönümü ve diğer tüm özel günler için unutamayacakları bir hediye fırsatı!

Doğduğunuz gün Türkiye'de ve dünyada neler olduğunu hiç merak ettiniz mi?

Hürriyet, ilk yayın tarihi 01.05.1948'den günümüze kadar olan tüm baskılarının birinci sayfalarını kullanımınıza sunuyor. Bu sayede aileniz ve sevdiklerinize, doğum günlerine ait sayfayı armağan ederek bu özel günleri unutulmaz kılabilirsiniz. Ya da dilerseniz kendi doğduğunuz güne ait gazetenin ilk sayfasını sipariş edip saklamanız mümkün.

Size özel Hürriyet'inizi, orijinal gazete kağıdına baskılı olarak farklı ebatlarda seçebilirsiniz. Ayrıca ister karton tüp içerisinde, ister özel kutuda, isterseniz de oldukça şık bir ahşap çerçeve içerisinde sipariş verebilirsiniz.

Bunun için tek yapmanız gereken http://satis.hurriyet.com.tr adresini ziyaret ederek istediğiniz tarihi belirtmeniz!


Bir bumads advertorial içeriğidir.

Sonbahar, İstanbul, Boğaz


Sonbaharın İstanbul'a çok yakıştığını düşünmüşümdür.  Eylül ayı bir başka gelir buralara. Henüz boşalmamış çay bahçeleri, kaldırım üstü kafeler müdavimleriyle mutlu lakin farklı bir havası olur tüm şehrin.  Daha bir sakin, ağırbaşlı, hatta tatlı, hüzünlü bir eda var sabahlarında. İstanbul'un eylülünde rüzgarın fısıltısı şiirlere dökülür, şarkılar mırıldanır gibi  kıyıya vurur Marmara'nın dalgaları.  Güneş biraz uzaktan göz kırpsa da terk etmez  şehri, tepelerinde saklambaç oynar, bir başka mutlu bu sonbahar zamanı.  İnsanın içinde ister istemez derin bir iç çekişi olur bu mevsim, pastel renkli, kırk yama örtüsüyle, mekan İstanbul ise...
Yaz, şehre gelen yabancı bir sirk çadırı gibi  rengarenk oyuncaklarını toplayıp gitti ya, şimdi nefeslenme vaktidir.

devamı: burada

29 Eylül 2011 Perşembe

Eylül bitti




Dökülen yapraklara tatlı bir telaş karışır bu mevsim,
havada bir bekleyiş, yağmurun kokusu var.  
Akşamlar ürperir hafiften, rüzgara tutunur dalgalar. 
yüzünde yazın yorgun izleri kalmış bu şehrin...

Eylül, koşar adımlarla  gelip geçti sokaklardan,
soluklandı eski taş merdivenlerde,
İstanbul'u  seyretti, yedi tepeden,
sonra sessizce gitti, hüzünlendi sonbahar...

eylül

25 Eylül 2011 Pazar

Fırın güveç

Güveç pişirmeyi hep istemişimdir. Bu konuda çok da deneyimli olmadığımın farkındayım. Fırın yemekleri hoşuma gitmiştir, özellikle yağ oranı minimumda kalanlar.  Güvecin farklı tadı ise muhteviyatında kalır.
Karışık sebze güveçleri(türlü), gerçekten karışık ve bana göre tatsız.  Daha sade, malzemesi sınırlı olanlar daha bir lezzetli gelir. Tabi ki tercihler söz konusu. 
Mantarlı pilavın üzerine patates kapatıp pişirmeyi denedim, ve sonuç böyle.
Tarife gelince;
soğan kavrulur, pirinç, baharatlar ve haşlanıp doğranmış mantar eklenir, güveçlere doldurulur.
Birkaç patates haşlanır, rende kaşar peyniri, tuz, karabiber, az yoğurt eklenir ve güveçlerin üstüne yayılır.
Orta ısıdaki fırında üzeri pembeleşene kadar kızartılır.

23 Eylül 2011 Cuma

1 Milyon Çocuk Burada!


Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı Tipeez.com, iki yıldan kısa bir zamanda 1.000.000 üyeye ulaştı!

Her hafta birbirinden çeşitli aktiviteleri ve eğlenceli sürprizleriyle dijital neslin nabzını tutan Tipeez, hem 18 yaş altı çocuk ve gençlerin, hem de ebeveynlerin ilk tercihi olmayı sürdürüyor. Üyelerinin yaratıcılıklarını ve ifade yeteneklerini geliştirmeye yönelik ödüllü yarışmaları, eğlenceli oyunları sayesinde portal, kısa sürede tam 1.000.000 çocuğun uğrak yeri haline geldi. Gece 22:00’de kapanan sohbet odaları, deneyimli moderasyon ekibi, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi, kaba ve müstehcen konuşmalara izin vermeyen patentli programıyla Tipeez.com’da, birbirinden farklı birçok güvenlik önlemi mevcut.

Çocuk ve gençlere, özenle tasarlanmış güvenli bir ortamda bilinçli internet kullanımı tecrübesi yaşatan portalda sürekli güncel haberlerin yayınlandığı bir haber kanalı da mevcut. Bu haber kanalı aracılığıyla Tipeez, üyelerine haber okuma alışkanlığı kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda gündemdeki gelişmeleri yorumlamaya ve sorgulamaya da teşvik ediyor.

Siz de geç kalmadan Tipeez Dünyası’nı keşfetmek için tıklayın!




Bir bumads advertorial içeriğidir.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Yalnızlık

İnsanın yalnızlığı içimi sızlatır, tüm kelimelerimi kaybederim, nutkum tutulur. Bilmiyordum, yalnızlığın bu kadar çok olduğunu. Yüzlerini, renklerini, ızdıraplarını,
dinginliğini, bilgeliğini, umudunu, çaresizliğini, şefkatini, acımasızlığını, hoyratlığını,
sessizliğini... onun hiç böyle olduğu aklıma düşmemişti. Bir zamanlar, onu anlatan bu
kadar çok sıfat olduğuna inanamamıştım. Öyleymiş meğer...
"Görmek için yalnızlığı tatman gerek..."
Onu görür görmez tanırsın. Uzaktan akraba gibisiniz içinizde. Ya dost ya da düşmandır,
özünde mühürlüdür kendi gerçeği. Yalnızlığını sınarsın onda, yok olursa eğer yalancı bir
düşün kuytusunda kaybolduğunu anlarsın...

eylül

Sözler

Verilen sözler bazen önemsenmez, oluyor işte, ya unutulurlar veya zaten öylesine verilmiştirler. Sonuçta, gerekçeler masum olsa da etki ve tepkiler doğaldır.
Bir çocuğa verilen sözler genellikle hafife alınır, çocuktur nihayetinde...diye. Acıtır, anlaşılmayan ertelemeler, bir anlık da olsa yaralar oysa. Ne hayaller kururlur, ne düşler hikaye olur...
Çocukluk öyle bir şey ki, insanın peşini hayatı boyunca bırakmaz. Ne kadar itilse de, ne kadar unutuldu dense de, ortada insanların kendilerine söylediği kocaman bir yalan var. Hiçbir yaşam mevsimi öylesine taze, öylesine canlı kalmaz.
Söz vermek, bir kapıyı aralamak gibidir, bence. Sözü veren üstünde durmayabilir, ancak kapının yanında beklemek var ya... işte asıl olan. Bu yüzden, dikkat etmişimdir verdiğim sözlere.
"Ah, gönül neleri neleri ister" palavrasına sadece gülmek düşer, bence. Bırak gönlü, yapabildiklerine bak, ve gecikmeden yap!.. Ne hayat felsefesi, ne hayat endişesi, ne hayat safsatası, hiç biri senden önemli olamaz, ey insan!.. Bu an'ı yaşamak için yaratılmışsın, hakkı ile. Yarınlar hep meçhul kalacak...
Sözler, atılmış bir taş gibidir, ağırlıklarınca hedefi bulurlar. Biraz da bu sebep ile başıboş bırakılmamalı, öylesine atılmamalı, bir gün hepsi geriye döner...
Evet, farkındayım, gıcık özlü sözlerdir, görmezden gelinenler. Susturmak için mırıldansak da, haykırsak da en afili cümlelerimizi, tanımlayamadığımız bir ses gelip kulağımıza onları fısıldar. Ya, boşver, hadi oradan diye sırtımızı dönsek de, gözkapaklarımızın altında, benliğimizin paspası olurlar.
Sözler... cennete götüren kanat veya cehennemin dibine gönderen alevler olurlar...
İnsan, hatırlanmak ister, önemsenmek ister, bencilliğini beslemek isterken sözler bir köprü olur bu yolda. Her iyi öğretmen bilir; öğrencilerinin hepsini bir potada tutmasının önemini. Ancak bu yol ile ruhlarına ulaşabilir çünkü.
Hep merak edilir, hayatın sırrı, aç parantez: başarılı, mutlu olmak. Kitaplar okunur, seminerlere katılınır, tavsiyeler edilir, yoga yapılır, hidayete erilir?!.
Hayat, işte... Eninde sonunda son bulur... Bütün sırları içimizden çıkarmadan özümüze döneriz, değil mi?..
Sözler... Aşk ile yemin olur sözler... Hayat'a dair Sessizlik, burada başlar...

eylül

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Alo! Facebook'tan Arıyorum...



Dünyada ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Rocco ve Turkcell, Facebook’ta cep telefonu üzerinden iletişimi başlattı. Rocco Sıkısakız için Turkcell altyapısı ile hazırlanan “Facebook’tan cep telefonu ile arama yapma servisi”ne sadece telefon numaranızı vererek dahil olabiliyorsunuz. Linke tıklayıp http://www.facebook.com/roccoloji kaydınızı tamamladıktan sonra uygulamaya kayıt olan herkesle Rocco’nun hediye ettiği 30 dakikayı kullanarak konuşabiliyorsunuz. Nasıl mı? İşte videosu...

Üyelerin telefon numaraları görünmediği için hem eğlenceli hem de çok güvenli olan Rocconnect Tıkla Konuş ile bedava konuşmak için Turkcell abonesi olmanız ve bir Facebook hesabınızın olması yeterli.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Zamansız zamanlar...

Farkında ol ki Sen dışındayken bile onun, içindedir Zaman... Tik-tak, tik-tak; vakitleri fısıldıyor Sana, ne erken ne de geç, hep zamanında... Bu yüzden vakitsizdir her şey Senin için, hemen çekmeli içine nefesi, uzun uzun tutmalı sonra bir daha, bir daha çekmeli, her birine yüreğini yazmalı, zamanın dokunamadığı ruhunun yüreği... Yaşa! Zaman'sız, sonsuz Aşk'a sarılıp yaşa...




Rüzgarın evi, Gökçeada


Adalar her zaman ilgimi çekmiştir.  Bu küçük, anakaradan bağımsız toprak parçalarından bir çoğu tarihte önemli  yer almıştır.  Ben tarih kısmıyla sadece öğrencilik yıllarımda ilgilendiysem de adalara karşı içimdeki tükenmeyen yakınlığın farkındayım. Ada kelimesi bana bağımsızlığı, heybetli bir tek başınalığı, özgürlüğü, gök ve deniz mavisinin ferahlığını andırır.  Adalı olmak bir ayrıcalık olmalı diye düşünmüş,  ada ve sakinlerini bir bütün olarak görmüşümdür.  Bir adada ikamet ediyor olmak belki bir diğer bakış açısına göre  belli sınırlar içerisinde hapsolmak gibi görülebilir.  Nitekim, hayatınız jeografik veya  doğa koşullarının kontrolü altındaysa bunu kabul eder veya etmezsiniz ve sonuçta bulunduğunuz yerin ya tadını çıkarır ya da katlanırsınız.   Yine de adaların bende yeri çok farklı, benim için onlar sonsuz  bir yüzleşmenin cesur kahramanları... Gökçeada onlardan bir tanesi.

Devamı...


Burada

22 Nisan 2011 Cuma

Buğday tanesinin sihri

Unun yumuşak dokunuşunu severim. Parmaklarımın arasından akıp geçen ipeksi bir dokunuş.  Hamur haline geldiğinde yapışkan yumuşaklığında tutsak kalır ellerim  ve ben hala kadifemsi dökülüşünü düşünürüm.  Ekmeğe, kek ve pastaya dönüşmesi bir sihirmiş gibi gelir.  Yüzüme bulaşması, genzime kaçması, yumurtanın jelimsi kıvamına boyun eğdirmesi,  çıtır kabuk tutması, yumuşacık kabarması farklı bir haz verir.  Baharatların birbirine karıştığı zeytinyağı ile yoğurulmuş çöreklerin altın sarısı kabuğu ne kadar baştan çıkarıcı olabilir, tahmin edemezsiniz.   Çikolatanın pandispanyanın üstünde yayılması sizi sabırsız bir çocuğa dönüştürür.  Mutfak tezgahı kenarına tutunup ayak parmak uçlarınıza yükselir yükselir uzandığınızı hatırlarsınız.  Fırına henüz yeni verilmiş kurabiyelerin pişmesini beklediğinizi, sac'tan sıcak lavaş ekmeğini  alıp içine bir dilim peynir koyup yediğinizi hatırlarsınız.  Soğuk kış gününde sıcacık börek pişirmek için uçuşur un tanecikleri, neşelenirsiniz.  İki kişilik sofranız  hep özel kalsın diye  una hamura karışırsınız.   Bel bölgenizdeki yağlanmayı bile unutturabilir taze pişmiş bir ekmek parçası.  Belki çeşidi bol bir sofraya oturmuşsunuzdur, hani "bir kuş sütü eksik" dedikleri, yine de birkaç zeytin tanesi ve evde pişen ekmeğin yerini tutmaz.

eylül






19 Şubat 2011 Cumartesi

İyi ki doğdun:-)

Benim için çok özel bir gün: Baturumun doğum günü:-)
Nice, nice yıllara bir tanem!..



Beze

Mayonezi evde yapmayı tercih ettiğimden ister istemez artakalan yumurta aklarını değerlendirme yolları bulmalıyım. Kek, mufin ve pasta kremasından başka bir de bezede kullanmayı denedim. İşte sonuç:


4 yumurta akını 250 gr şeker ile kar şeklinde mikserde karıştırdım ve 1 yemek kaşığı kakao ilavesi ile renklendirip 100 derece ısıtılan fırında kuruttum.

Afiyet olsun...

Fokaça

İtalyan mutfağından bir esinti: fokaça. Bizim pidelerimize çok benzer bir hamur işi.  Zeytinyağı, baharatlar ve sebzelerle bezenerek çıtır lezzeti ile vazgeçilmez bir tat.

Zeytinli Fokaça

Malzeme:
500 gr un, 250 ml ılık su, 1 paket çabuk maya,  2 tatlı kaşığı (silme) tuz, 100 ml zeytinyağı

içine: 8 adet çekirdeği çıkarılıp küçük doğranmış siyah zeytin, biberiye, kekik

Yapılışı:
Unun ortasına maya ve şeker karıştırılır ve ılık suyun ilavesi ile eritilir. Zeytinyağının yarısı ve tuz eklenip  hamur  tutulur ve 1 saat kabarmaya bırakılır.
Süre sonunda hamurun havası alınıp zeytinyağı yedirilerek, hamur çekiştirilerek yoğurulup doğranmış zeytinler ve baharatlar eklenir.  Yağlanmış fırın tepsisine çekiştirerek yerleştirilir, üzerine kalan zeytinyağı serpiştirilir ve 30 dakika daha kabarmaya bırakılır. 200 derecede üstü ve altı pembeleşene kadar fırınlanır.


Sarımsaklı Fokaça
Malzeme:
500 gr un, 1 paket çabuk maya, 250 ml ılık su, 1,5 tatlı kaşığı tuz, 3 yemek kaşığı zeytinyağı

Üstüne:
7 yemek kaşığı  zeytinyağı, biberiye(taze-2 dal) 2 diş küçük kıyılmış sarımsak

Ele yapışmayan  hamur yoğurulur, 40-50 dakika kabarmaya bırakılır.
Sarımsaklar ince kıyılır, biberiye ve zeytinyağı ile karıştırılır.  Kabaran hamuru fırın tepsisine yerletirip üzerine sarımsaklı karışım sürülüp parmaklar yardımı ile küçük çukurlar açılır ve 20-30 dakika daha kabartılır.
200 derecede 15 dakika pişirilir.


Afiyet olsun...

30 Ocak 2011 Pazar

Portakallı kuru pasta

Kış mevsiminin benim için vazgeçilmezleri arasında: ıhlamur ve portakal kokusu. Bazı günler bıkmadan usanmadan, internette harıl harıl portakallı tarifler ararken buluyorum kendimi. Kurabiyeler, tatlılar, pastalar, kekler... Portakallı mufinler tarif defterimin en sık açılan sayfasında; onları her pişirdiğimde ufak tefek süslemeler ile daha da güzelleştiriyorum. Bir de işin şu tarafı var: bulduğum birçok tarifi defalarca okusam da yapılacak listeme ekleyemiyorum, işte bu zor geliyor...

Dün dolabın içinde bulduklarımla ne yapabilirim diye baktım, vaktim bol, fikrim yoktu. Eski yemek kitabımda gördüğüm bu tarif düştü aklıma. Hatırlamıyorum sayısını, çok kez okuyup geçmişimdir onu, hep ertelemişim, nedense. Kısmet bugünmüş deyip kolları sıvadım ve sonuçtan çok ama çok memnun kaldım.
Bu tarifin sırrı zamandır(benden bukadar ipucu).

Portakallı kuru pasta

2 yumurta

1 1/4 bardak şeker

3/4 bardak soğuk su

1 1/2 bardak un

1 kabartma tozu

üstüne:

1 1/2 bardak küçük doğranmış portakal

ve üstüne krema:

3/4 bardak hindistan cevizi rendesi

1 yumurta

2 yemek kaşığı tereyağı(margarin)

1/2 bardak şeker

vanilya

Yapılışı:
Yumurtalar ve şeker çırpılır, su eklenerek karıştırılır. Kabartma tozu ile birlikte elenmiş un eklenir. Elde edilen karışım dikdörtgen, yağlanmış bir fırın kabına dökülür ve 200 derece ısıtılmış fırında 20 dakika pişirilir.
Doğranıp sügeçte bekletilen portakal(fazla suyun akması için) kekin üzerine yayılır.
Bu arada üst krema için belirtilen malzemeler bir sos tenceresinde karıştırılarak ısıtılır. Bu sos hafif ateşte pişmeli ancak çok kaynatılmamalı. Sosu portakalların üzerine yayarak keki tekrar aynı ısıdaki fırına verip üstü renkleninceye kadar birkaç dakika daha pişirmeli.
Soğuyan pasta kare dilimlere kesilir. Afiyet olsun...



24 Ocak 2011 Pazartesi

Güzellik yürekten gelir

Yaşadığım mekanı güzelleştirmek  güzelliğin içimi  aydınlatması demek, en azından benim için böyle bir anlam taşıyor.  Büyük paralar harcanarak muhteşem mekanlar meydana getirilebilir, bu da bir tercih(tabi ki "destekli" bir tercih). İnsanın yaşadığı mekana özen göstermesi gerektiğine inanıyorum, gözler yürek ile baktığında güzeli görmek ister...  
Sadece birkaç fotoğraf...







Lavaş Böreği

Haftalar önce tarifini yayınladığım lavaş ekmeğinden tazeliğini kaybedince bakın nasıl değerlendirdim:
Lezzetli  tava böreğini hazırlamak için:

1 yumurta
1/2 bardak süt
1/2 bardaktan daha az sıvı yağ, tuz
Hepsi karıştırılıp iyice çırpıldıktan sonra, dibi yağlanmış olan teflon tavaya 1 lavaş ekmeği koyup üzerine karışımdan sürülür. Üstüne 1 lavaş ekmeği kapatılır, tekrar meyaneden sürülür ve arzu edilen iç malzemeden koyulur(ben kaşar peyniri kullandım). Üzerini aynı şekilde(aralarına sostan dökerek) 2 lavaş daha kapatılır.  Hafif ateşte, alt üst edilerek kızartılır, çıtır bir kabuk oluşmalı.

İç malzeme:
kıymalı
patatesli
b.peynirli
k.peynirli

Afiyet olsun:-)

7 Ocak 2011 Cuma

Panini

Anneaannemi düşününce ballı çöreği, gözlemeler, lokmaları ve hiç sönmeyen ocağın korlarını  hatırlarım.  Evde ekmek pişirmek önce büyüttüğüm bir olaydı. Denemekten çekindiğimden değil, hüsrana uğramaktan
da değil, kim yiyecekti ki bu kadar ekmeği?..
Sonra, ağırdan alarak, en doğru tarifi bulmak için yola çıkmak için gerekli cesarete sahip olduğumu
keşfettim. Önce klasik mayalı hamurları, karbonatlı pideleri denedim. Çiçek ekmeğin kalabalık aileler
için, lavaş ekmeğin  ise her daim kabul gördüğünü öğrendim.  Fokaça yaptım, zeytinyağlı, baharatlı, sarımsaklı; çıtır çıtır kabuğuna ikimiz de bayıldık!..  Bu tarife, panini adı ile bir blogda rastladım,
denedim, hayran kaldım. Panini, İtalyan mutfağında küçük ekmek pidesi, sandviç ekmeği olarak aslında dikdörtgen şekli ile bilinir.  Kolay ve lezzetli bir ekmek.

1 paket çabuk maya
1,5 su bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı şeker
1 yemek kaşığı tuz
3 yemek kaşığı zeytinyağ(sıvı yağ)
500 gr un

Hamur tutulur, iki katı olana kadar kabartılır(yaklaşık 1 saat) ve istenen büyüklükte( 8-10 adet) ekmek yapılır. Yağlanmış fırın tepsisnde 30 dk daha kabarmaları beklenir. üzerilerine sadece yağ sürülür, 180 derecede 30 dk pişirilirler. Afiyet olsun...