Bu Blogda Ara

29 Eylül 2011 Perşembe

Eylül bitti




Dökülen yapraklara tatlı bir telaş karışır bu mevsim,
havada bir bekleyiş, yağmurun kokusu var.  
Akşamlar ürperir hafiften, rüzgara tutunur dalgalar. 
yüzünde yazın yorgun izleri kalmış bu şehrin...

Eylül, koşar adımlarla  gelip geçti sokaklardan,
soluklandı eski taş merdivenlerde,
İstanbul'u  seyretti, yedi tepeden,
sonra sessizce gitti, hüzünlendi sonbahar...

eylül

25 Eylül 2011 Pazar

Fırın güveç

Güveç pişirmeyi hep istemişimdir. Bu konuda çok da deneyimli olmadığımın farkındayım. Fırın yemekleri hoşuma gitmiştir, özellikle yağ oranı minimumda kalanlar.  Güvecin farklı tadı ise muhteviyatında kalır.
Karışık sebze güveçleri(türlü), gerçekten karışık ve bana göre tatsız.  Daha sade, malzemesi sınırlı olanlar daha bir lezzetli gelir. Tabi ki tercihler söz konusu. 
Mantarlı pilavın üzerine patates kapatıp pişirmeyi denedim, ve sonuç böyle.
Tarife gelince;
soğan kavrulur, pirinç, baharatlar ve haşlanıp doğranmış mantar eklenir, güveçlere doldurulur.
Birkaç patates haşlanır, rende kaşar peyniri, tuz, karabiber, az yoğurt eklenir ve güveçlerin üstüne yayılır.
Orta ısıdaki fırında üzeri pembeleşene kadar kızartılır.

23 Eylül 2011 Cuma

1 Milyon Çocuk Burada!


Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı Tipeez.com, iki yıldan kısa bir zamanda 1.000.000 üyeye ulaştı!

Her hafta birbirinden çeşitli aktiviteleri ve eğlenceli sürprizleriyle dijital neslin nabzını tutan Tipeez, hem 18 yaş altı çocuk ve gençlerin, hem de ebeveynlerin ilk tercihi olmayı sürdürüyor. Üyelerinin yaratıcılıklarını ve ifade yeteneklerini geliştirmeye yönelik ödüllü yarışmaları, eğlenceli oyunları sayesinde portal, kısa sürede tam 1.000.000 çocuğun uğrak yeri haline geldi. Gece 22:00’de kapanan sohbet odaları, deneyimli moderasyon ekibi, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi, kaba ve müstehcen konuşmalara izin vermeyen patentli programıyla Tipeez.com’da, birbirinden farklı birçok güvenlik önlemi mevcut.

Çocuk ve gençlere, özenle tasarlanmış güvenli bir ortamda bilinçli internet kullanımı tecrübesi yaşatan portalda sürekli güncel haberlerin yayınlandığı bir haber kanalı da mevcut. Bu haber kanalı aracılığıyla Tipeez, üyelerine haber okuma alışkanlığı kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda gündemdeki gelişmeleri yorumlamaya ve sorgulamaya da teşvik ediyor.

Siz de geç kalmadan Tipeez Dünyası’nı keşfetmek için tıklayın!




Bir bumads advertorial içeriğidir.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Yalnızlık

İnsanın yalnızlığı içimi sızlatır, tüm kelimelerimi kaybederim, nutkum tutulur. Bilmiyordum, yalnızlığın bu kadar çok olduğunu. Yüzlerini, renklerini, ızdıraplarını,
dinginliğini, bilgeliğini, umudunu, çaresizliğini, şefkatini, acımasızlığını, hoyratlığını,
sessizliğini... onun hiç böyle olduğu aklıma düşmemişti. Bir zamanlar, onu anlatan bu
kadar çok sıfat olduğuna inanamamıştım. Öyleymiş meğer...
"Görmek için yalnızlığı tatman gerek..."
Onu görür görmez tanırsın. Uzaktan akraba gibisiniz içinizde. Ya dost ya da düşmandır,
özünde mühürlüdür kendi gerçeği. Yalnızlığını sınarsın onda, yok olursa eğer yalancı bir
düşün kuytusunda kaybolduğunu anlarsın...

eylül

Sözler

Verilen sözler bazen önemsenmez, oluyor işte, ya unutulurlar veya zaten öylesine verilmiştirler. Sonuçta, gerekçeler masum olsa da etki ve tepkiler doğaldır.
Bir çocuğa verilen sözler genellikle hafife alınır, çocuktur nihayetinde...diye. Acıtır, anlaşılmayan ertelemeler, bir anlık da olsa yaralar oysa. Ne hayaller kururlur, ne düşler hikaye olur...
Çocukluk öyle bir şey ki, insanın peşini hayatı boyunca bırakmaz. Ne kadar itilse de, ne kadar unutuldu dense de, ortada insanların kendilerine söylediği kocaman bir yalan var. Hiçbir yaşam mevsimi öylesine taze, öylesine canlı kalmaz.
Söz vermek, bir kapıyı aralamak gibidir, bence. Sözü veren üstünde durmayabilir, ancak kapının yanında beklemek var ya... işte asıl olan. Bu yüzden, dikkat etmişimdir verdiğim sözlere.
"Ah, gönül neleri neleri ister" palavrasına sadece gülmek düşer, bence. Bırak gönlü, yapabildiklerine bak, ve gecikmeden yap!.. Ne hayat felsefesi, ne hayat endişesi, ne hayat safsatası, hiç biri senden önemli olamaz, ey insan!.. Bu an'ı yaşamak için yaratılmışsın, hakkı ile. Yarınlar hep meçhul kalacak...
Sözler, atılmış bir taş gibidir, ağırlıklarınca hedefi bulurlar. Biraz da bu sebep ile başıboş bırakılmamalı, öylesine atılmamalı, bir gün hepsi geriye döner...
Evet, farkındayım, gıcık özlü sözlerdir, görmezden gelinenler. Susturmak için mırıldansak da, haykırsak da en afili cümlelerimizi, tanımlayamadığımız bir ses gelip kulağımıza onları fısıldar. Ya, boşver, hadi oradan diye sırtımızı dönsek de, gözkapaklarımızın altında, benliğimizin paspası olurlar.
Sözler... cennete götüren kanat veya cehennemin dibine gönderen alevler olurlar...
İnsan, hatırlanmak ister, önemsenmek ister, bencilliğini beslemek isterken sözler bir köprü olur bu yolda. Her iyi öğretmen bilir; öğrencilerinin hepsini bir potada tutmasının önemini. Ancak bu yol ile ruhlarına ulaşabilir çünkü.
Hep merak edilir, hayatın sırrı, aç parantez: başarılı, mutlu olmak. Kitaplar okunur, seminerlere katılınır, tavsiyeler edilir, yoga yapılır, hidayete erilir?!.
Hayat, işte... Eninde sonunda son bulur... Bütün sırları içimizden çıkarmadan özümüze döneriz, değil mi?..
Sözler... Aşk ile yemin olur sözler... Hayat'a dair Sessizlik, burada başlar...

eylül