Bu Blogda Ara

25 Mayıs 2012 Cuma

Aşk ile

Hayatı sorgulamak sonu olmayan bir boşluğa  düşmek gibi.   Tutunacak bir yer bulduğunu, çıkış olacak bir dehliz gördüğünü sanırsın, bir anlık, sonra aynı düşüşte uyanırsın.
Hayatın kendisi bir boşluk belki ve insan ömrü boyunca onu doldurmaya çalışır,  karınca misali  ordan oraya yükünü taşır durur, tekrar ve tekrar...

Gözlerimi kapatıp, düşlerimin aralanan kapısından adım attığımda kendimi bir tepenin ıssız  yalnızlığında bulurum.  Tüm rüzgarların buluştuğu yerde,  her birinin fısıltısında farklı
hikayeler, kelimeler  yağar üstüme.  Hepsini biriktirip yerden göğe uzanan bir duvarın içine örüp, Hayat'ın  soğuk, umursamaz yüzünü zihnime kazımak için her taşa acı ve  mutluluğun haykırışını hapsederim.  İnancım bu yüzden; yatırıldığın uykudan uyanman, yüreğinin sesine kulak vermen, kadehini dolduran veya boş bırakan Hayat panayırından  uzaklaşıp kendine dönmen elinde...  

Şüphesiz, yaşam'dan, doğmak ve büyümekten, başarmanın koşullarından bahsetmemi, güçlü, hatta yenilmez olmanın sırlarını satır aralarında bulmayı beklersin.   Yok öyle sır, öyle bir kolaylık yok, özünden ödün vermekten başka bir yol yok, arkadaşım.  Bu yüzden ben, her adım attığımda çarpıyorum taştan duvarıma,  kendimde kalmak için, yara  bere içinde kalsam da, kendi yolumda olmak için var olduğumun farkındayım.

Görüyorum; ne kadar yalnız olduğunu unutmuşsun, kalabalığı doldurdukça içine daha da kaybolduğunu görüyorum... Korktuğunu  ve sana ait olan korkunun baktığın her şeye  yansıdığını görüyorum.  Aynada hırslarını fark edip  ürperdiğini anlıyorum, kaçışlarından.  Bir istiridye kabuğu gibi  açılıp kapandığında ruhun  hayat ile sonsuzluk arasında  hapsolur, farkında mısın?..

Yalnızlığının aslında Aşk olduğunu fark etmen için kaç ömür gerekli sana?.. Bilmiyorsun, hayat okulunda yok öyle bir ders, ideoloji, rehber.  Kimbilir, nasıl da burun  kıvırmışsındır,  aşktan meşkten bahsedildiğinde.  Kelebekler, çiçekler, kalp çarpıntısı, şehvetli dokunuşlar, içgüdü deyip sessiz sedasız, gizli saklı, yasaklı poşetli heyecanlar  diye geçiştirip  Aşk'a sırt çevirmişsindir belki.   Hiç anlamadan, yüreğini dinlemeden, ruhunu  bedenine esir edip sadece Hayat'ı yaşamayı seçmişsindir belki...  Kafesini  seçtiysen kula isyanın neden?..

Oysa Aşk...
Oysa Ruh  ancak Aşk ile mucizeleri gerçek kılabilir.   Görmezden geldiğin, imkansız diye kabullendiğin, lime lime edip sevgilere böldüğün, zamana teslim ettiğin, inancını
yitirdiğin Aşk, içinde ördüğün zindanın duvarları arkasında her nefes seni beklemekte. İnanman yeter.

eylül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder