Hayatı sorgulamak sonu olmayan bir boşluğa düşmek gibi. Tutunacak bir yer bulduğunu, çıkış olacak bir dehliz gördüğünü sanırsın, bir anlık, sonra aynı düşüşte uyanırsın.
Hayatın kendisi bir boşluk belki ve insan ömrü boyunca onu doldurmaya çalışır, karınca misali ordan oraya yükünü taşır durur, tekrar ve tekrar...
Gözlerimi kapatıp, düşlerimin aralanan kapısından adım attığımda kendimi bir tepenin ıssız yalnızlığında bulurum. Tüm rüzgarların buluştuğu yerde, her birinin fısıltısında farklı
hikayeler, kelimeler yağar üstüme. Hepsini biriktirip yerden göğe uzanan bir duvarın içine örüp, Hayat'ın soğuk, umursamaz yüzünü zihnime kazımak için her taşa acı ve mutluluğun haykırışını hapsederim. İnancım bu yüzden; yatırıldığın uykudan uyanman, yüreğinin sesine kulak vermen, kadehini dolduran veya boş bırakan Hayat panayırından uzaklaşıp kendine dönmen elinde...
Şüphesiz, yaşam'dan, doğmak ve büyümekten, başarmanın koşullarından bahsetmemi, güçlü, hatta yenilmez olmanın sırlarını satır aralarında bulmayı beklersin. Yok öyle sır, öyle bir kolaylık yok, özünden ödün vermekten başka bir yol yok, arkadaşım. Bu yüzden ben, her adım attığımda çarpıyorum taştan duvarıma, kendimde kalmak için, yara bere içinde kalsam da, kendi yolumda olmak için var olduğumun farkındayım.
Görüyorum; ne kadar yalnız olduğunu unutmuşsun, kalabalığı doldurdukça içine daha da kaybolduğunu görüyorum... Korktuğunu ve sana ait olan korkunun baktığın her şeye yansıdığını görüyorum. Aynada hırslarını fark edip ürperdiğini anlıyorum, kaçışlarından. Bir istiridye kabuğu gibi açılıp kapandığında ruhun hayat ile sonsuzluk arasında hapsolur, farkında mısın?..
Yalnızlığının aslında Aşk olduğunu fark etmen için kaç ömür gerekli sana?.. Bilmiyorsun, hayat okulunda yok öyle bir ders, ideoloji, rehber. Kimbilir, nasıl da burun kıvırmışsındır, aşktan meşkten bahsedildiğinde. Kelebekler, çiçekler, kalp çarpıntısı, şehvetli dokunuşlar, içgüdü deyip sessiz sedasız, gizli saklı, yasaklı poşetli heyecanlar diye geçiştirip Aşk'a sırt çevirmişsindir belki. Hiç anlamadan, yüreğini dinlemeden, ruhunu bedenine esir edip sadece Hayat'ı yaşamayı seçmişsindir belki... Kafesini seçtiysen kula isyanın neden?..
Oysa Aşk...
Oysa Ruh ancak Aşk ile mucizeleri gerçek kılabilir. Görmezden geldiğin, imkansız diye kabullendiğin, lime lime edip sevgilere böldüğün, zamana teslim ettiğin, inancını
yitirdiğin Aşk, içinde ördüğün zindanın duvarları arkasında her nefes seni beklemekte. İnanman yeter.
eylül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder