Bu Blogda Ara

3 Mayıs 2012 Perşembe

Hayal Meyal Hayat

Hayallerini süsleyen bir yer var; yeşillikler arasında küçük bir ev, bir ekmek teknesi, imkansız yolculuk, bir kavuşma gibi.  Onu her ne kadar inkar etsen  de, hayalin seni terk etmez, en olmadık zamanlarda bir "ah" çektirir, derinden.  Hülyalara dalıp gidersin bazen, dünyanın en senin olanında kalmak için, bir saliselik vakitlerde.

Hayaller, çöldeki serap gibi, yakın olmak için ateş çemberlerinden geçmelisin. Saçlarına kum fırtınaları dolanır, dudakların kabuk bağlar susuzluktan,  takatin tükenir yığılıp kalırsın, serap yanıbaşındayken...

Hayalin hangisinde olsan da, yalan da söylediysen kendine, çalındıysalar bile senden, bir dem huzur, sevgi, şefkat çeker gönlün. O an, içten bir dostluğun  eksikliğini itiraf et kendine, yaşayamazsın hayallerinde...  
Kandırıldın mı, çocukluğun dipsiz, kör bir kuyuda mı kayboldu?.. Yüreğini  hırslarında mı susturdun, merhametini banka kasalarında mı hapsettin?..  Neden suçlusun, kim yargıladı seni ki vicdanını bırakıp, masum hayallerinden gittin?..   Sana neler oldu, bilmek istemiyorsun, değil mi?.. 
Silahlarını kuşanıp her gün,  hayat dediğin hengamede, terk ettiğin kendini ararsın... Bir sonu yok bunun, indirilecek bir şalter yok, üzgünüm...

İçimde tek bir damla gözyaşı kalsa da,  ağlarım; kendi elinle çizdiğin kaderin için, ruhunu görmezden geldiğin için, her kimsen sen, tanımasam da...  Meleklerin kanadından düşmüş ezgilerin tınısında ağlarım, mecnunların derin mısralarına, gökkuşağı renklerine, mevsimlere ve  tüm mucizelere rağmen hala aymadığın için, bana yazılmış Aşk ile ağlarım...  
Gönlümün çağlayanından atladı hüznüm, şükürler olsun, farkındayım hayat...

eylül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder