Bu Blogda Ara

10 Haziran 2012 Pazar

Bir ses: Khalil Gibran



Kendini tanıdığın ölçüde başkalarını yargılayabilirsin: de bana: hangimiz günahkar, hangimiz masum?..

Ağzın yemekle doluyken nasıl şarkı söyleyebilirsin?  Elin altın ile doluyken nasıl dua için açabilirsin?..

Bana kulak ver, sana ses vereyim...

Aşk'a yolu gösteremezsiniz, yolu size o gösterir, şayet sizi aşk'a değer bulursa...

Zihnimiz bir süngerdir yüreğimiz ise bir nehir;  çoğumuzun akmak yerine emmeyi seçmesi ne garip?..

Güneşe arkanı dönersen, ancak kendi gölgeni görürsün.

Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.

Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,
Ne duyabiliyorsun.

İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.

Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın.

Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.

Ne gariptir ki toplum olarak,aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana,yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız...

Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.

Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.

Anımsamak bir tür buluşmadır.
Unutmak ise bir tür özgürlük.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder