Bu Blogda Ara
9 Kasım 2012 Cuma
Affet ATAM
Ölüm geldiğinde hayat gider, çaresizlik kalır yanında, son nefesini verdiğin an'a kadar.
Ölüm geldiğinde, ona henüz hazır olmadığın düşer aklına, bitmeyenlerin peşinde kanatlanır düşünceler.
Gözlerinde bir başka ışığın pırıltısı, yakarışların ruhunu çınlatırken seni kimse duymaz.
Sonra, tarifsiz, kahr eden acıyı hissedersin; kıymetlinden uzakta olacak, onu koklayıp, dokunamayacak olmandan. Ve anlarsın ki, Zaman durduğunda artık bu günahkar dünyada yoksun sen... Başka bir gerçeği yok bu hayatın.
Böyle bir yolculuğa çıkanları bir de uğurlayanları var; gözyaşı ve sessizlikle. Anılar bir bir canlanır, sonra ağır bir sis perdesi girer araya, garip bir huzursuzluk, buruk bir acı müstesna anların müdavimi olur. Yaşananlar bir rüya, hayat bir tiyatro sahnesi, oyun sürmekte...
Ölüme yolculuğumuz varken, yaşadıklarımız sanrıdan başka ne olabilir ki?..
Bu akşam Mustafa Kemal ATATÜRK hakkında yazmak istedim; henüz küçük bir çocuk iken hakkında okuduğum ilk kitabın bendeki etkisinden bahsetmek ve tüm zihnim ve kalbimle onu yad etmek istedim.
Büyük bir isyan yumruk olmuş boğazımda, yutkunamıyorum, ağlayamıyorum, hançer gibi saplanmakta sorular benliğime. Şanlı tarihimize, şehitlerimize, kan denizinden doğan özgürlüğümüze, kötü yola düşürülen demokrasimize, ağlayamıyorum... yazık bize...
eylül
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Eylül'cüğüm inanıyorum bir gün ikinci kurtuluş savaşını vereceğiz dört yanı saran bu kalleş Atatürk düşmanlarına ve o zaman affedecek atam bizleri...29 Ekim'de bunu başarabileceğimizi inandım...bu halk istese her şeyi yapar...
YanıtlaSilruhu şad olsun..:(