Bu Blogda Ara

31 Mart 2013 Pazar

Kimi Kime Şikayet Etmeli


İnsan sessiz sakin, gönlünce tadınca yaşamak ister. Çalışıp kendine bir düzen kurmaktır gayesi ve bedelini ödeyerek bir takım kurumlardan hizmet alır .
Bir süredir dönüp duran bir reklam var tv kanallarında; internet ağlarıyla tüm ülkeyi "donatan" birilerini damardan bir şarkı ile bangır bangır anlatan. Bizim evde yedi yıldır, hatırı sayılır bir meblağı karşılığında, rezil, insanı hasta eden bir internet bağlantısı var. Satın aldığımız paketin yanına bile yaklaşmayan hız bir yana,  sinir harbi bir yana, biz hakkımızı aramaktan usandık onlar yemekten geri kalmadı. Hadi ağır da olsa bir bağlantımız var diyemiyoruz ki...kesilip duruyor bir de, altyapı  yok, hizmet yok, alınan haraç var düpedüz. Kimi kime şikayet edelim? Eve teknik ekip gönderiyorlar, (sorun olmayan yere) ve bunun karşılığında faturaya servis bedeli  ekleniyor, haber dahi verilmeden. Sorun çözülüyor mu: hayır, aynen devam çünkü zaten baştan itirafı almışız: altyapı yok. Peki hizmet niye var?...

Kıyaslamadan bir anımızı paylaşmanın yeri geldi şimdi:

Beş altı yıl öncesi sınır komşumuz bir ülkeye hem yakınlarımızı ziyaret hem tatil amaçlı bir aylık seyahatteyiz. Dizüstü bilgisayarlarımızı kullanmak için internet bağlantısı  gerekli. Kaldığımız yer taşrada büyükçe bir köy. Bir telefon edildi ve aynı gün herşey tamamdı, bize kalan şaşkınlık içerisinde internet hızının tadına varmak. Ödenen  mebla ise insanı isyan ettirecek kadar cüzi, bedava denebilir. Üstelik o evde sabit telefon bile yokken.

Şimdi biz ne yapalım? Burası bizim memleketimiz, vergimizi ödediğimiz, kanunlarına riayet ettiğimiz, sevip canımızı verdiğimiz vatanımız. Ve: aaah Nasreddin Hocam, ah,
" ye kürküm ye" aynen devam da parayı veren düdüğü çalmıyor her zaman... O gerçek daha bir trajik...

Devletin sağlık kurumu ile alakalı bir başka reklam: sabah işine gelen hekim ve arka plandaki sesler ve tadaa ilk hasta... Anladınız siz onu.
Randevu sistemine takılanınızın oldu mu? Ben öncekilerden bahsetmeyeyim son iki üç haftalık olanı anlatayım. Yok, sadece sonucu söyleyeyim; randevu alamadım.
Belirtmem gerekir ki bu konuda yeterince bilgi sahibiyim ve önceki yıllarda başka kişilere faydam dokunmuştur( kendimi övmüş gibi oldum galiba, ıgh). Bunları  yazmamın sebebi randevuyu alamamış olmamın benden kaynaklanmadığının altını çizmek..
Herneyse, diş polikliniğine gitmem gerek, olmadı. Yeri gelmişken, hakkım olduğu halde, bugüne kadar devlet sağlık kuruluşuna sadece iki veya üç kez gitmişliğim  olmuştur. Şimdi niye direttim ki? Bu hakka sahibim.

Sonuçta ne mi oldu? Her zamanki gibi özel bir polikliniğe gidip sorunumu Nasrettin Hoca yoluyla çözdüm: " parayı veren, düdüğü çalar".  Peki durum böyle ise neden almadığım hizmetin bedelini devlete ödüyorum?..
Basit: çünkü buna mecbur ediliyorum.
Şimdi kimi kime şikayet etmeliyim?

eylül

2 yorum:

  1. Malesef her şey ilahi adalete havale ediliyor artık güzel ülkemde....
    Ananı öpen kadı olursa diye bir fıkra var duymuş muydunuz? Hah işte durum öyle...
    http://elifinterazisi.blogspot.com/2010/09/un-tarhanasi-1.html
    burada yayınlamıştım.

    YanıtlaSil
  2. 'iyi yaptık' 'harikayız' dedikleri her iş aslında FİYASKO..
    kızkardeşim blogcu.com'da yazarken tüm arkadaşlarım gayet iyi hatırlarlar ciddi bir hastalık geçirdi, ciğerleri su topladı, zor iyileşti zaten 43 kilo.:(şükür şimdi iyi o günlerde hastanede profesör BULAMADIĞINI GAYET İYİ HATIRLIYORUM..çünkü tam gün yasası yüzünden hepsi istifa etmişler! Sonuçta acemi doktorlara mı muayene olacaksınız? Hayır nezle, soğuk algınlığı olsa gam yemem, alt tarafı nezle derim stajyer doktor bile muayene etse olur ama ciğerler su almış, ne olduğu anlaşılmıyor onlarca tahlil yapıyor tahlillerde mikrop çıkmıyor...böyle bir durumda acemi doktora kim kendini emanet eder? Profesör yok! Zarzor bir profesör bulmuştu..:(( internet desen dünyanın parasını alıyorlar resmen soygun! Telefon da öyle....:((

    YanıtlaSil