İnsan hâli
Sınırları ihlal etmek nedir, herkesçe bilinmesi gereken bir hal. Sabırların tükendiği anın farkında olunması gerektiği gibi. Anlamaya çalışıyorum, anlıyorum lakin öyle bir kördüğümü çözebileceğimi sanmıyorum... Öyle bir istek de kalmıyor geriye...
Ve hayat budur, diye yineliyorum içimden. İlk Çağlar'dan Fransız devrimine kadar; Sezar'dan Napolyon'a, Rus ihtilalinden Perestroikaya, Hitler'den Stalin'e, Osmanlı'dan İstiklal'e ...
Kabullenmiyorum, kabullenmek istemiyorum. Atatürk bir mucizeyken, bir ışıkken, bir Vatan Aşk'ı iken şu halleri aklım almaz oldu.
Ne taraf ne de ideoloji savunucusuyum. Mütevazi, görünmez, kendi halinde dünya insanıyım. Sorun şu ki, ne sağır ne de körüm. Yüreğimin, benliğimin, özümün, ülkemin ve olan herşeyin farkındayım.
Bazılarımız benzetmeleri kabul edemeyiz; aklımızın alıştırması böyle, yapacak bir şey yok. Bazılarımız ise kendimizi ancak bu şekilde ifade edebilmişiz, yine yapılacak bir şey yok.
Her sabah yarı uykulu halimden çıkmadan gözlerimi dünyanın bu haline kapatıp içimdeki dünyaya açıyorum; herkesin görünmeyen yaşam sahası içinde özgürce var oluşunu seyrediyorum, sınır ihlalleri olmadan, kitabımızca, dinimizce olduğu gibi. Nefesim daralıyor bu hayata uyanmaktan...
Her günün akşamı kendime soruyorum; nedir bu insanlığın hâli diye?..
Eğer Allah hepimizin birbirimizden farklı olmamasını isteseydi öyle yaratılmış olurduk. Eğer hepimizin tek bir fikirde, tek bir anlayışta olmamızı isteseydi ne özgür irademiz ne de aklımız olurdu , koyun olurduk...
Şu yaşlı gezegende nefes alan, düşünen, İnsan denen varlıklar üzerinde oynanan oyunların sonu gelmeyecek mi diye defalarca sordum kendime.
Her birimizin sınırlarının ihlal edilişinin sonu gelmeyecek mi?.. Fikirlerin baskısı , algıların esareti, sınıflandırılmanın, köleleştirilmenin olmadığı bir dünya bir hayal mi?..
Soruyorum kendime; hayvanın önüne atılır gibi lütfedilen hakların kimsenin gücüne gitmiyor mu, diye... Eğitimin bile ( ki her seçim zamanı "eğitim herkesin hakkı" diye söylevlerden geçilmez) cüzdan ağırlığı ile taksim edilmesi, kader kurbanlığın giydirilmesi, hareket sınırları belirlenmesi, yaşam biçimi dikte edilmesi nasıl izah edilebilir?..
Bırakın akıllı olayım; sorumluluklarımın farkına varayım.
Bırakın çalışayım, başkasının sırtından geçinmeyi hazmetmeyeyim.
Bırakın itilip kakılan, küçük görülen, imkansız ve trajik diye sufle edilen, sınıfları tanımayan Aşk ile var olayım.
İçinizde hapsettiğiniz, utanıp karaladığınız yüreğinizin tertemiz duygularını katletmeyi bırakın.
Değil mi ki İlahi Aşk ile başladı özgürlüğümüz hangi güç onun üstünde olabilir?..
Bırakın emretmeyi, insan olmayı deneyin...
Rüzgar şiddetli estiğinde ağaç eğilir, lakin orman büyüktür... Bırakın var olayım...
eylül
Tek ışığımız, tek yol göstericimiz Mustafa Kemal Atatürk başka şeye gerek yok. Ha şu anda o yok tabii ki, ama onun yolunda, onun izinde giden isimleri biliyoruz başkalarına pkk yalakalarına, yanardönerlere bakmayız...asla
YanıtlaSil