Gazeteleri açıp haberlere bir göz atmak dahi psikolojimi bozar oldu. Belgesel, yemek, sinema kanalları olmasa televizyon sadece ev dekorasyonunda yer alan bir obje olurdu. Ne kadar kaçsam da gündemden, acı gerçek şu ki aslında hep ortasındayım... Kabus gibi böyle yaşamak, canını yavaş yavaş çıkaran bir cendere gibi hayat.
Yıllarca oyumu kullanmadım, evet, bunu demokratik hakkım olarak saydım. Bir siyasi görüşün inadına yetersiz kalan bir başka siyasi görüşe oyumu vermeyi onuruma yedirmedim. Hak edilmeli güven, hak edilmeli saygı, hak edilmeli makam. Ve büyük harf ile Vatanseverim. Büyük harf ile Türk'üm, Türkiye'liyim. Bir adamın zamanın bir yerinde halkın yüzde yüz kahramanı olduğu bir Türkiye 'nin vatandaşıyım. Halk onun için anne, babası, bacısı, kardeşi ve evladıydı. Ve halk ona ATATÜRK dedi. Mustafa Kemal özgür, bağımsız, onurlu, aydın bir Türkiye için nefes aldı. Kalabalıklar onun tebaası değil yol arkadaşlarıydı. Canı bu vatanın canıydı, ömrünü bu halkın özgürlüğüne adadı. Ne servet, ne nam şöhret, ne yedi sülalesinin rızkı, ne de hanedan hırsı; Vatan, Millet idi tek düşündüğü.
Bir adam dünyaya onuru, cesareti halkıyla bütünleşerek gösterdi. Bu yüzden O hep Tek kalacak...
Hangi zihniyet bariz olan bu gerçeği karalamak ister?.. Hangi zihniyet geçmiş ile yarışa kalkar?.. Zavallılık. Yetersizlik. Kin ve nefret. Kör cehalet. Maşalık eden...
Bir adam, din, ırk, siyasi görüş, sosyal statüsünü sebep gösterip halkını bölerse , nasıl bir 'baş' olur?.. Kendi görüşlerini halka dayatırsa nasıl bir demokrat olur?.. Kendi ailemizde bile farklı sesler çıkıyorsa komşunun ailesine karışma hakkımız olabilir mi?.. Eğer devlet bir baba ise; baba evlatlarını birbirinden nasıl ayırabilir?.. Birini daha çok sevip diğerine sırtını nasıl dönebilir?.. Evinde kıyamet koptuğunda, aç yatıp aç kalkan olduğunda görmezden nasıl gelebilir?.. Halkından esirgediklerini zümresine pay eden nasıl böyle pervasız ve hükmeden olabilir?..
İnanç hani?... Allah ile kul arasında ?..
Hani ölenin ardından kötü konuşulmaz?.. Hani düşene tekme vurulmaz?.. Hani kardeşlik, merhamet, vicdan hani?..
Acılardan bahsedenlere bak!..
Dışlanmış, eziyet görmüş, kakılıp itilmiş oldukları masallarını anlatanlara bak!..
Asıl kimdi "ötekileştirilen"?..
Osmanlı'nın tüm Avrupa'da bıraktığı Türk soyundan olanlara bak, uygura bak, tüm türki cumhuriyetlere bak... Yıllar yılı , yasak dinlemeden, dini ibadetlerini yerine getirdiler, bu sebepten ve Vatana hasret Türk yürekleri yüzünden zindanlarda çürüyenlere bak, bakabilirsen... Onları duymazdan ve görmezden gelmek daha kolay, ötekileştirmek ise sıradan...
Yeter!.. Çekişmelerden, iftiralardan, kaos ortamlarından, bencilliklerden, kibir ve ukalalıktan, saçma sapan sataşmalardan, iktidar sarhoşluğu zırvalarından, zorbalıktan, cehaletten, para mevki kapışmalarından, tekelcilikten, talandan, aba altından sopa gösterenlerden, dinimizi kullananlardan bıktım usandım, yeter!..
eylül
oy kullanmamak tabii ki, hakkın, getirisi götürüsü ne ona bakmalı ama kullanmayınca daha mı iyi olduğuna ya da olmadığına her neyse senin karar vereceğin bir şey dediğin gibi....
YanıtlaSilyeter evet bıktık...usandık...bir savaşa bulaşmadığımız kalmıştı o da oldu...:(
http://www.gramofonum.blogspot.com/2013/09/insan_3.html#comment-form
YanıtlaSil'İnsan' başlıklı konuna aşağıdaki yorumu yazmıştım. Fırtına öncesi sessizlikmiş; üstteki konunda gördüm... Bu hayat bizim değil; misafiriz... Zamanımız gelene dek.
"...bu sözler, bu ezgi, aslında neler neler yazdırırda, zor tutmuşsun sanırım kendini :)Yüreğine(Aşk'a) sağlık..."