Bu Blogda Ara

7 Kasım 2013 Perşembe

Garip, garip


Hayatın içinde olanlara bakınca, içim eziliyor.  Zamanın toz duman, fırtınalı günlerinden geçiyor aklım,  mantığım lal kalıyor.  İsyanımın içinden isyan doğup büyüyor, bastıramıyorum; düşüncelerden kaçarken içimden şarkılar haykırıyorum, yakalanıyorum...
Ben öyle bilmezdim insanlığı, umudum  ondan yana hep aydınlıktı. Ben öyle sanmazdım cehaleti, kin
bürümüş vicdansızlığın tohumu olduğunu bilmezdim.  Olurmuş, ekilirmiş, yaşanırmış...
Cahillik, bakışlarını kaçıran mahçubiyet resmiydi bende.  Kan kokusuna susamışlık değildi...  Teslimiyetti,  ehil ellere... Şimdi: intikam, pala, silah oldu. 
Öfkeliyim umuduma, yarına, hayata.  Öfkeliyim ağzıma  tıkılan iki yudum ekmeğe, demokratik nefes alma hakkıma, haddimi bildiren söylevlere, lafta kalmış hürriyetlere... Yaşanacak değil, ölünecek zamanları getirenlere öfkeliyim. Öfkeliyim, cebini doldurup  dinden imandan bahsedenlere. Nefese saygısı olmayanlara, kul hakkını hiç edenlere öfkeliyim.  Satılık akıllara öfkeliyim, onursuz dalkavuklara, ceddini unutanlara, köylünün cefasını görmezden gelenlere, aklı uçkurunda kalanlara öfkeliyim. 
Kimseyim ben, ucum bucağım yumruk büyüklüğünde sadece.  İnancım büyük; evreni geçip dönecek kadar.Dengenin adaleti var... illa ki.  Bu günler geçip gidecek, takvimin yaprakları dökülünce sonu gelecek kanlı ihtirasın, bitecek...
Kimler geldi, geçti... Neler yaşandı, bitti...

eylül

1 yorum:

  1. Evet bu şuursuz günler geçsin, bitsin artık. Yeter daha fazla sınanmayalım artık!!!

    YanıtlaSil