Bu Blogda Ara

22 Ocak 2014 Çarşamba

Masallar, hayaller, gerçekler

Bir gün, Albert  Einstein'e çocukların akıllı olmaları için ne yapılabilir diye sormuşlar.
Okumanın ve hayal kurmanın değerini anlayan Einstein'in cevabı basit ve bilge olmuş:
onlara masal okuyun,  çok akıllı olmalarını isterseniz ise daha çok masal okuyun".


Hayatımın ilk on yılları  bastıramadığım okuma açlığı ile geçti. Kütüphanelerin  tozlu kağıt kokusunun genzimi gıdıklaması, kitaplarda elimi gezdirirken okuduklarımı görüp  eski
dostlarla karşılaşmış  gibi bir hisse kapılmak, sayfaları çevirdiğimde duyduğum hışırtı, hiç
birini unutmadım. 


Masallarla, hikayelerle büyüdü ruhum, hayallerle umut etti, mucizelere inandı, gülümsedi.
Hayaller beni hiç üzmedi. Yapamadıklarım, arzuladıklarım, illa ki hak ettiklerim,
avunduklarım diye sarılmadım onlara.  Güzel ve özgür benim hayallerim. Kapılmadım,
kırılmadım, küsmedim onlara, sadece hayal kaldılar.  Onlar olmasa ne olurdu?.. 
Gidemezdim. Göremezdim. Bulamazdım. Bekleyemezdim. İnanamazdım.
Gülümseyemezdim. Gülümsetemezdim. 


Biri hayal etti: kanat takıp uçtu, makineler icat edip derinlere daldı,  hızlandı, ses hızını geçti. 
Biri hayal etti: her yer aydınlandı, Dünya'nın bir ucundan diğerine seslendi...  Hayaller güzel...
İnsan onları çirkinleştirene kadar...


eylül

19 Ocak 2014 Pazar

Ahh...

Mevsimleri şaşırmış bir sabah uyandı gündüze, biraz uyuşuk, biraz  yorgun.  Lodos, şehrin altını üstüne çevirmiş bu gece, akşamdan kalma, sersem.  Ve ben, düşlerimden gelip denize baktım
öylece. Adım atsam, ayaklarım ıslanacak dalgalardan, baktım öyle, görmeden.


İçimdeki gülümseme şelalesinin kenarında oturan hüzne sarılabilmek istediğimi düşündüm. Saçını okşamak, teselli etmek, hatta türlü şaklabanlıklar yapıp onu güldürmek istedim.  Cümlelerim şiir
kıvamında olmasın istedim... Hayatın yapış yapış çamurlu ellerini çekmek, onu unutturabilmek,  trajikomik  gündemin sadece komik yanını yaşatabilmek istedim. 


eylül

18 Ocak 2014 Cumartesi

Mecnun yazı

Herkesin bir yolu  ve yürüyecek zamanı var.  Yerinden, halinden memnun olanlar-olmayanlar,
yanıbaşındaki huzuru iteleyip fırtınalara atılanlar, kaybeden- kazanan, kaybolanlar ve sessizce
bekleyenler;  yaşamayı öğrenmek için değil, mucize nefesin hakkını vermek için, herkesin bir
yolu var ve zamanı...

Bazen, hayatın ne kadar zor olduğu düşer aklıma. Damaklarıma kadar iner başımın ağrısı, sızım sızım işler göz bebeklerime.  Bu kadar hırs dolu, bu kadar adaletsiz, kaypak, acı ve şiddet dolu,
merhametsiz  hayat  hengamesinin içinde kalmak sınavın en zorlu olanı, kaçmak isterim. Sonra, imkansız kaçışın düşüncesini geldiği gibi kovar yüreğim, derin derin nefes alırım. 

Sen, ben, biz hepimiz kendi hikayemizi yazıyoruz:  bu zor yerde yaşıyoruz.  Hatalar yapıyor, bedel ödüyoruz. Hatalar yapıyor, telafi ediyoruz.  Yaşıyoruz kısaca,  kendimizi.
Neye  tutunduysak, neye  inandıysak, neyi sakındıysak, neyi sakladıysak, bizde kalmasına izin verdiklerimizi yaşıyoruz.  Yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı  yaşıyoruz. Seçimlerimizi, seçtiklerimizi yaşıyoruz.
Dünyanın içinde sadece kendimize ait iki kişilik dünya kuruyoruz; göğü, denizi, güneşi, ay'ı bir başka. Olmak istediğimiz kalabalık bir panayırda, ayrı bir gezegenin içinde, kendimizi unutuyoruz.  

Bazen, hayatın ne kadar renkli olduğu düşer aklıma, gülümserim, istemsiz.   Renkler var, dokunur insana; hissedersin, ağlaman gelir, mutluluğunu herkese dağıtmak istersin.  Özlersin gün batımının
resmini, sabahın tenini çimdikleyen soğunun uçuk maviliğini düşlersin.   O bazen'lerin içinde kalmak ister insan, bazen... 

Hayat bazen, neşeli, hüzünlü, biraz da ürkütücü, zihinde yaratılan bir labirent.  Hep bir çıkış ararsın, yol ve zaman bitene kadar. Oysa, tüm çıkışları kapatan sensin.
An gelir, duvarları yıkmak gelir içinden. İsyan ateşleri yakıp şarkılar haykırmak.  Yaşıyorum, varım diye bağırmak gelir bazen, tüm evrene duyurmak.  Kimi zaman kendini unutturmak istersin.

Yaşıyor olmak bu dünyada kalmanın zaferi değil, kendini kaybetmeden yolu tamamlayabilmek; onurlu, yürekli, İnsan...

Yaşıyor olman, yolun sonuna gelmeyeceğin anlamı taşımadı, hiçbir zaman. Zaman,  senle
akarken, durur sende.  Yetişemediğin randevuların, bitiremediğin işlerin, affedemediklerin,
söyleyemediklerin, göremediklerin, yapamadıkların: hepsi birden önemsizleşir.   Zaman
durduğunda bir tek nefes kalır içinde, yutkunması imkansız.  O an tüm günahlarınla
yüzleşirsin ve içinden  haykıran kaybolmuş "sen" hayatı tekrar yaşamak için yalvarır. 
Son nefeste, yüreğini açmadığın Aşk, paramparça ettiğin merhamet, gözünü kör eden hırsın, cehaletinin acımasızlığı ile yüzleşirsin.  Ve tüm gücü elinden alınmış, zavallı, acınası  bedenin
ağır ağır çürümeye terk edildiğini görürsün. Acı çeken ruhun, çığlık çığlığa yükselirken sen, ebediyetin ışıklı kapısına sadece bakıyor olursun...

Her şey bittiğinde, son geldiğinde, anlamsızlığını kavrayacaksın, bu telaşın, yarışın.  İtip kaktığın, hor gördüğün, aşağıladığın herkes aslında senin yarattığın zebaniler olur.  Masumiyet taşlandıkça
herkes kendi hak ettiği cehenneminde uyanacak.  Melekler ise yüreğinin tek hazinen, sebebin, saf tertemiz yanını fark ettiğinde gelecek.  O an tüm mucizeleri yaşayacaksın, kim, nerede olursan
ol...


Bazen, hayat sadece yaşanır...  Aklını yitirip, düşünmeden, bilmeden, duymadan, görmeden, anlamadan... 

eylül


"Bazı insanlar nehir kıyısında oturmak için doğar. Bazılarını yıldırım çarpar. Bazılarında müzik kulağı vardır. Bazıları sanatçıdır. Bazıları yüzer. Bazıları düğmelerden anlar. Bazıları Shakespeare'i
bilir. Bazıları annedir. Bazıları, dans eder." ("Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" filminden)

"Eski bir çömlek kadar çirkin olabilirsin. ama yine de tanrı'nın çocuğusun." ("Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" filminden)

Ricotta ve damla çikolatalı crostata

Bir italyan lezzeti olan crostata tart hamuru ve farklı dolgularla( tatlı veya tuzlu) yapılır. Reçelli, meyveli, çikolatalı, çikolata kremalı, ricottalı, mascarponeli, Mısır unlu( Crostata polenta), kakaolu
v.b.  Bu tarifi burada  görüp denemek istedim.

 Hamuru:

 250 gr un, kabartma tozu(yarım paket), vanilya
 100 gr toz şeker
 1 yumurta
 120 gr tereyağı

Un, kabartma tozu ve vanilya karıştırılır. Unun ortasında açılan çukurda yumurta, şeker ve küçük parçalara doğranmış tereyağı konup yoğurulur ve sert olmayan hamur elde edilir. Hazırlanmış olan
hamur şeffaf folyoya sarılıp buzdolabında 30 dk bekletilir.


İçi:

 250 gr ricotta ya da tuzsuz, kahvaltılık lor peyniri
 1 yumurta, 3 yemek kaşığı toz şeker
 100 gr damla çikolata
- hepsi karıştırılır



Buzdolabından alınan hamurdan yumruk büyüklüğünde parça ayırıp diğerini şeffaf folyo üstünde fırın kabı büyüklüğünde açılır(22-24cm) . Yağlanıp unlanmış kaba tersyüz edilip folyo çıkarılır,
çatal yardımı ile tabanda delikler açılır.


Ricotta ve çikolata karışımını hamurun yüzeyine boşalttıktan sonra ayrılan hamurdan kapak açılır. Yine şeffaf folyo üstüne açılan hamur ile iç malzeme kapatılır, crostata'nın kenarları sıkıştırılır.  170 derece ısıtılmış fırında 40-45 dk pişmeye bırakılır.
Pişirildiği kaptan doğurduktan sonra kolayca çıkarılır. Üzerine pudra şekeri serpilir.





12 Ocak 2014 Pazar

Elmalı ştrudel

Bu kez giriş yapmadan doğrudan tarife geçmek istedim:
Istenen sayıda milföy hamuru
 Birkaç küçük doğranmış elma, şeker ve tarçın
 Üstüne: 1 yumurta sarısı, hamur kenarlarına yumurta akı

 Milföy kareleri ikişer gruplara ayrılır. Hamurlardan yarısına bıçak ile kesikler yapılır. Her iki hamurun kenarlarına yumurta akı sürülür. Kesikler olmayan hamurun üstüne doğranmış, tarçın ve şeker ile harmanlanmış elmalardan bir miktar koyup diğer hamur üstüne kapatılır. Yumurta sarısı sürülür ve 190 derece ısıtılmış fırında pişmeye bırakılır.







4 Ocak 2014 Cumartesi

Nefes

Bulutlu gökyüzü kaç gündür penceremde, havanın isli kokusu genzimi tırmalıyor.  Sırtımı duvara verip, kelimeleri kulaklığın ötesindeki sessizliğe teslim ediyorum, unutmak üzere. Ruhuma sarılan
müzikle dans ediyorum.  Hislerim, yüreğim, Aşk ile sadece bir sonraki an'a geçiyorum.   Kaideler, gerekler, tavırlar, fikirler, riyalar, silahlanmış gerçekler duvarımın ötesinde, yüreğimi yaşıyorum...
Ne öğretilmişlik,  ne yaşanmışlık, ne görülmüşlük, ne de kopyalanmışlık; hiçbiri yok, sadece var olmanın anlamındayım.  Farkındayım; okuduğum her kitap bir insanın dünyası, dinlediğim müzik bir
insanın hisleri, fikirler bir başka kişinin düşüncesi, seyrettiğim her film bir başkasının hayalleri, umutları, karabasanları, kaderi...   Ben hiçbiri değilim, nefesimle varım.
Kimse görmese, bilmese, okumasa, duymasa, alkışlamasa da herkes gibi burada, bu Araf'ın içindeyim, kendimin farkında... Sevincim, mutluluğum, hırpalanmamış umudum, hissime inancım ile
güçlüyüm, onun için, onunla var'ım...  Vicdanımı susturmadan, kirletmeden, unutmadan, kaybetmeden var olabilmek: özgürlüğüm.  Öylece, rutinin içinde, ona ayak uydurmadan, alışmadan, gidene kadar nefes alırım... Aşk ile...

eylül


Dünya Yaşlılar Günü'nde TENA'dan Huzurevlerine Muhteşem Sürpriz!

Dünyanın önde gelen yaşlı/hasta bezi ve hijyen ürünleri markası TENA, 1 Ekim 2013 Dünya Yaşlılar Günü’nde tüm Türkiye’nin sesini huzurevlerindeki yaşlılara ulaştırmak ve onları hatırlamamızı sağlamak için bir interaktif banner kampanyası gerçekleştirdi.

Gün boyunca www.hurriyet.com.tr'de ve www.herzamangenc.com'da gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projesinde; yaşlılarımızı her zaman hatırlayamayan, onları ziyaret edemeyen bizlerin, huzurevlerinde yaşayan yaşlıları bir “tık” ile araması sağlandı. Dünya Yaşlılar Günü’nde yapılan bu sürpriz ile mobil teknolojinin gücü, onu çok fazla kullanmayan yaşlılarımızı mutlu etmek için kullanıldı.

Kampanyanın tanıtım filminin, iç ısıtan ve yüzünüzü güldüren sahnelerine bayılacaksınız:



1 Ekim tarihinde reklam bannerlarına tıklayanlar, açılan ekrana cep telefonu numaralarını girerek, saniyeler içinde çalan telefonlarının diğer ucunda bir huzurevi sakininin sesini duydular. Tüm Türkiye, telefon numaralarını bilmese de ruhu hala genç olan bir çok büyüğümüze anında ulaşarak, onları bu özel günlerinde mutlu etti.

Büyüklerimizi hatırlamak ve onlarla ilgilenmek konusunda ortaya koyduğumuz, iş yoğunluğu, yaşam mücadelesi, trafik gibi tüm bahaneleri ortadan kaldıran bu kampanya, 2013 yılı Mediacat Felis Reklam Ödülleri’nde 2 kategoride ödül alarak, sosyal sorumluluk alanındaki yılın en dikkat çekici projelerinden biri olduğunu kanıtladı.

Siz de bu sosyal sorumluluk kampanyasına destek olmak ve Huzurevlerini aradığımızda yaşlılarımızın yüzlerinde yaratabileceğimiz mutluluğu herkese anlatmak için kampanya videosunu #bukızıgüldür hashtagi ile paylaşabilirsiniz.

Bir boomads sosyal sorumluluk içeriğidir.