Bir gün, Albert Einstein'e çocukların akıllı olmaları için ne yapılabilir diye sormuşlar.
Okumanın ve hayal kurmanın değerini anlayan Einstein'in cevabı basit ve bilge olmuş:
onlara masal okuyun, çok akıllı olmalarını isterseniz ise daha çok masal okuyun".
Hayatımın ilk on yılları bastıramadığım okuma açlığı ile geçti. Kütüphanelerin tozlu kağıt kokusunun genzimi gıdıklaması, kitaplarda elimi gezdirirken okuduklarımı görüp eski
dostlarla karşılaşmış gibi bir hisse kapılmak, sayfaları çevirdiğimde duyduğum hışırtı, hiç
birini unutmadım.
Masallarla, hikayelerle büyüdü ruhum, hayallerle umut etti, mucizelere inandı, gülümsedi.
Hayaller beni hiç üzmedi. Yapamadıklarım, arzuladıklarım, illa ki hak ettiklerim,
avunduklarım diye sarılmadım onlara. Güzel ve özgür benim hayallerim. Kapılmadım,
kırılmadım, küsmedim onlara, sadece hayal kaldılar. Onlar olmasa ne olurdu?..
Gidemezdim. Göremezdim. Bulamazdım. Bekleyemezdim. İnanamazdım.
Gülümseyemezdim. Gülümsetemezdim.
Biri hayal etti: kanat takıp uçtu, makineler icat edip derinlere daldı, hızlandı, ses hızını geçti.
Biri hayal etti: her yer aydınlandı, Dünya'nın bir ucundan diğerine seslendi... Hayaller güzel...
İnsan onları çirkinleştirene kadar...
eylül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder