Bu Blogda Ara

2 Şubat 2014 Pazar

Mutluluk

Büyüksün Ego!... Senin yüzünden hep bir suçlusu olur başımıza gelenlerin. Biz, hep iyi
niyetli, samimi, doğruyken anlaşılmadık, kullanıldık hatta hiç sevilmedik, işte bahanelerimiz.
En başından başlar bizim mağduriyetimiz, doğduğumuz günden. Biz masumduk, kötü olan ebeveynlerimiz; yeterince ilgilenmediler, hoşgörülü olmadılar, ihtiyaçlarımızı karşılamadılar,
bağıra bağıra göstermediler hatta sevgisiz bıraktılar...  Sonra, okulda ezildik; öğretmen başımızı okşamadı, gülümsetmedi yaramazlıklarımız, yapılmamış ödevlerimiz için bizi affetmedi, yanlış eğitildik, çarpıldık, bölündük, toplandık, çıkarıldık... Mutsuzluk ekip biçtik...

Sanki bizle kurulup süredurdu bu dünya hali... Sanki biz sebep olduk mutluluğun gün ışığına çıkmasına. Sanki bizden evvel hiç yaşanmamış bu hayat... Sanki çocukluğu tadan-tatmayan ilk bizdik, yıpratılan sadece bizdik sanki...

Bir gün  istediğimiz gibi yaşamaya başlarız ve bir söz veririz kendimize:  yapılan hataları
yapmamak, yaşatılanları yaşatmamak adına. İlk hatayı o söz ile yaparız.  Bilinen terani nakarat
olur: ölmeyecek gibi yaşayıp, vakit azaldığında hiç yaşamadık deriz...

Yazdıklarım ironik, biraz çirkin ve  acınası. Herkes kendi hayatını bilir, ahkam kesilmez bu
mevzuda. İnsan davranışı konusunda yapılan varsayımlar, bilimsel de olsalar, hoşuma gitmedi
hiç bir zaman.  Tahminler hep tahmin olarak kalmalı, gerçeği insandan başkası görmez.  Hiç kimsenin sınırlarını ihlal etmeden, etrafıma baktığımda gördüklerim acıtıyor ve buna rağmen, karamsarlığa yakalanmadan, iyiyi düşünüyorum.  Bir daha baktığımda öyle yapmakla
yanılmadığımı görüyorum.  İnanıyorum ben insandaki iyiliğe, onu ne kadar derine gömse de... İnanıyorum ve o duygu bana ait ve farkındayım ki iyi olmasa da insan, bu sadece onun cehennemi...

Etrafımda gördüklerimle incindiğimi sanıyordum, yalnızlık her daim sığınağım oldu.  Aslında incinme değil, orada olabilirmişim  ihtimalinin korkusu, silkinmesiymiş  meğer...  Yalnızlığım
ise bağlandığım sonsuz Aşk'tan...
İçim sızlar, yoklukla veya varlıkla beyin hücrelerini öldürenlere. Biri diğerinden hiç farklı olmadı
ki onların; kapkaranlık birer tuzak...  Varlıklı olmak var, tüm yüreğinle ve yoksul: baş döndüren
zenginliğinle... Mutluluk ne pahalı hediyelerde, ne şaaşalı yaşamlarda, ne başarılı kariyerde. Mutluluk, ruhun özgürlüğünde, dingin hafifliğinde...


Mutluluğum bazen gözyaşlarımın akması. Kahkahalarla gülerken ağlamak, yüreğimin
yağmuruyla çiçeklenmek. Mutluluk, hayatı kolaylaştıracak bir  şeyler öğretmek, öğrenmek. Duyguları paylaşmak, dinlemek, susmak ve şarkı söylemek, umut etmek mutluluk.  Mutluluk,
bir başkasının acısını kendininmiş gibi anlamak, sevincine katılmak... Mutluluk hep olduğu
yerde, içimizde.


Etrafıma bakıyorum, beklentiler, hoşnutsuzluklar, çırpınışlar. Her yer Hayat...  Bir daha şükrediyorum: iyi ki varsın, tek gerçek olan,  Aşk... İyi ki varsın, yüreğimin ta kendisi, beklediğim,
kavuştuğum, her daim özlediğim... İyi ki Aşk'sın, herhangi bir ilişki değil. İyi ki Aşk'sın, gözbebeğim...  Aşk'sın, katlandığım değil, ruhuna sarmaşık olduğum. İyi ki varsın Aşk.


eylül



"Mutluluk paylaşıldığında gerçek olur"

1 yorum:

  1. "...Bir daha şükrediyorum: iyi ki varsın, tek gerçek olan, Aşk... İyi ki varsın, yüreğimin ta kendisi, beklediğim,
    kavuştuğum, her daim özlediğim... İyi ki Aşk'sın, herhangi bir ilişki değil. İyi ki Aşk'sın, gözbebeğim... Aşk'sın, katlandığım değil, ruhuna sarmaşık olduğum. İyi ki varsın Aşk..."

    İyi ki Varsın Aşk.

    YanıtlaSil