Bu Blogda Ara

11 Nisan 2015 Cumartesi

Tragedia

Sıradan bir film sahnesi bu başlığı yazdıran.  Bu yaşlı gezegen üzerinde yaşanmış, yaşanan  çok trajedi var diye beni tekrar düşündüren. Fazlasıyla yazılıp çizilmiş, çoğu saklı kalmış, gerçek öyküler. 
Insan ruhu enstrüman misali dedim, basıldığı  yerden ses veren.  Bestelerinden etrafa kâh hüzün, kâh neşe saçılan. Ressamın paleti misali rengarenk , dedim, duygular.

Misalden öte, nefes alıp düşünen, bir anlık ömrü olan bir varlık insan. Hele ki bilgi ile donatıldıysa, edep terbiye edindirildiyse,  fikri mantık ile buluştuysa ömre bedel o ömürlük an... Ey, İnsan.

"Benim acım seninkinden öte,  dayanılası değil, böylesine  "pişmek" denir... 
Benim savaşım kutsal, bu yüzden illa kazanılması gerek... Benim sözüm doğru, seninkisi gaflet... Benim yolum doğru, sen uslu olup sadece beni takip et... 
Acılarımdan beslenip büyüdüm, ben tek'im, tek..."
Sözler.  Sen neymişsin, hey gidi insan, dedirten...

"Canım yansa herkesi yakarım, mutluysam, o tek benim hakkım... 
Mal yüküm ağır, olsun, benimdir. Derdim çok, suçu herkesindir...
Tek doğru ben, hep yanlış herkes, trajedinin 'en' olanından yükseldim!.."
Sen kimsin, insan...

 Durup bir düşünsen... Nefesini dinlesen. Girdiğin yolu görsen.  İndiğin  durakları hatırlasan. Kendinle gerçekten yüzleşsen. Uyanıp, şükretsen.
Izdırap ve çaresizlik, nefret ve intikam ile beslenmesen. Yaşanmışlığın kaderini giyinmesen. Işıktan korkmadan, boynunu bükmeden ruhun özgürlüğüne sahip çıksan, var olmayı haykırsan. Yaradılışının hakkını  versen. 
Anlasan. 
Trajedinin başı sonu senin elinden gelen. Suçlu arama boşuna. İyi de kötü de, doğru da yanlış da senden...  


eylül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder