Bu Blogda Ara

25 Eylül 2015 Cuma

Seçim



Yazmak, hayatınıza anlam kattıysa eğer, diğer her şeyden önemliyse, kendinizi ifade etmek adına yazmaktan başka tüm seçenekleri elemişsiniz demek.  Benliğinizin ortasına kurulan bir kelime panayırında cümlelerinizi bulup kah fısıldar, kah haykırırsınız demek.  Mevsimler,  duygular, sevinçler, acılar size özel birer gösteri ve siz, son nefesinize kadar, tüm prömiyerlerin müdavimisiniz.  Yazmak; bazen çağlamak olur, durgun sulara kendini bırakıp sessizliğe varmak, bazen.  Yazar için  sessizlik, yavaş yavaş ölmek gibi.Düşünceler inanılmaz süratli-çıldırtırcasına-bilmecelere bölünüp geçer ve sessizliği seslendirmek isterken, yapamaz. Sadece beklemek olur, yaşamak.


Siyasi bir fikrin yazarı, o fikrin askeri olur, ne anlayışlı ne de insancıldır. Kriterleri, sınırları, bayrakları, ırkı ve rengi var onun.  Yazmak değil, propagandadır yaptığı.  Bu yüzden yazmak siyasetle bağdaşmaz, siyaseti yazanlar kelimeleri kullananlardır sadece.  Onlar,  aklımız, mantığımız, özgür irademize rağmen bizi oyuna getirir. Ne yazık, kirli, şeytani bir oyunun içinde bulur kendini çoğumuz.  Yaz(l)anlardan dolayı...


Yaşam, benzersiz, kişiye özel kodlanmış bir program.  Özel olmanın bencilliğine nasıl kapılır insan, bu da bir gizem olmalı. Anlaşılmak için çırpınırken ısrarla anlamamakta direniriz.  Ego, insanı öyle bir provoke eder ki, akıl ve mantık işlevsiz kalır, ne yazık. Öyle bir durumda yazmak, sadece düşünce kirliliği olur. Konuşmak ise,  satılık fikirlerin özürlü ifadesi.


Siyasetin olmadığı bir yaşamı hayal edin. İnsanların birbirileriyle yardımlaşarak kurdukları bir hayatı hayal edin. Sokağa çıkıp birbirinizi gülümseyerek selamladığınızı; renginiz, ırkınız, inancınız ne olursa olsun. Bunların yazıldığı gazeteleri hayal edin. Evlerinizi, okullarınızı, yollarınızı birlikte, el ele inşa ettiğinizi hayal edin. Gördüklerinizi adlandırmadan, Allah tarafından yaratılmış olan İnsan adına hayal edin...Çok mu zor? Hayal edin ve siyasi bir gömlek giydirmeye uğraşmayın. Yardımlaşmak solculuk değil, biat etmek de monarşi değil... Siz neyi nasıl görmek isterseniz o öyledir. Ah, akıl oyunu, ah. Birimiz yardım der, diğerimiz bağış anlar... Allahım, akıl verip fikri bize bıraktığını anlamak bu kadar zor mu?..
Yazanlar yazsın; insanı, duygularını, çıkmazlarını, hüznünü, sevincini ve asla(!) siyasi görüşünü yazmasın. Hırslarını yazmasın. Hayaller hep güzel olur, hırslar ise hayal değil. Hırslar, diğer insanları alt edip, onları ezmektir. Hırslar, hep daha çoğuna sahip olmaktır. Yazın, tarihi yazar gibi geleceği yazın. Titrek, umutsuz, solmuş geleceği yazın, ey yazanlar... Belki o vakit ayarsınız...


Yazmak, benim sırdaşım. Bazen isyanım. Asla mikrofonum olmadı. Kazancım, sermayem, zırhım hiç olmadı. Yüreğim yeter benim.
Yazmak istedim hep, durmadan, çalakalem.  Baktım ki, sadece güzeli yazasım var, onurum oldu.  İnsan, hayat, bunlara dair herşeyi yazmak istedim, hala istiyorum, hem de durmadan.  Yazmak isteğimin sebebini çok düşündüm, tek bir neden olduğunu kabullendim, her ne kadar imkansız da olsa. Kendimi bildim bileli, nefesimin bir sebebi olsun dilemişimdir.  Ateş böceği misali olsa da yol göstermek istedim. Kolaylaştırmak istedim hayatı, benden başka canlar için.  Acıların  olmadığı, çaresizliğin bel bükmediği bir yaşam olsun istedim.  El, ayak olmak istedim. Akıl, mantık olmak istedim. Kılavuzluk yapıp aydınlığa kavuşturmak istedim.  Kısaca, hepsinden birazcık olmak istedim.  Tüm bunların ötesinde Aşk'a sarıldım.  Çağırdım onu, yazdım. Şiirlere döktüm Aşk çağrımı, hayatı ittim, bekledim. Bekledim. Bekledim.
Aşk'a sarılıp onu gücüm ettim. Gücüm ettim. Yolum ettim. Yazdım.

Hayat, yazı yazmak gibi. Kimimiz satırlara döktük. O kadar çok yazdık ki, parça parça paylaşıldık. Uçuştu kelimelerimiz orada burada, anlayandan, anlamayandan.  Bir seda olmak istedik, unutulmalık birkaç cümle olduk...


eylül

1 yorum: