Kafamın içi şehir panayırı; yolunu kaybetmiş cümleler kalabalığı. Boğazımda düğüm düğüm, nedensiz hıçkırık. Hayretler içerisindeyim, hüzünlüyüm , ağlamıyorum.
Seyretmekteyim yanımdan geçen hayatı, içinden geçtiğim zamanı, insan hikayelerini, sessiz sedasız, yorumsuz. Kelimeler dilimin ucunda, çoğu isyankar, birazı öfkeli ve yorgunum. Hayatı anlamaktan, dinlemekten, kasırgalarında dağılmaktan, geriye çekilmekten, altyazısını takip etmekten yorgunum. Bir yanımın boşver demesinden, diğerinin siteminden, ikisinin arasında kalmaktan bezginim.
Hayata bakıp eksik kalan ömürlerin kederinde aklımı gömüyorum. Hayata bakıp içimde ona ait ne varsa kusmak, olmadı, kesip atmak için yanıp tutuşuyorum.
Sadece yürek, sadece hisler, naif masumiyet ile bezenmiş kocaman bir gülümseme olmak yeter ya, yetmiyor. Çirkefini bulaştırmadan, izini bırakmadan, ruhu yaralamadan geçmez hayat. Suç ortağı hayat. Ağır bir pranga, ruhuna vurulmuş bir kelepçe, beynine çakılmış çivi. Ya aklını kaçırtacak ya da işgal edecek. Mükemmel bir dilemma, kirli bir savaş. Temiz kalmak için çabaladıkça illa çamur sıçratır üstüne.
eylül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder