Bu Blogda Ara
17 Ağustos 2011 Çarşamba
Rüzgarın evi, Gökçeada
Adalar her zaman ilgimi çekmiştir. Bu küçük, anakaradan bağımsız toprak parçalarından bir çoğu tarihte önemli yer almıştır. Ben tarih kısmıyla sadece öğrencilik yıllarımda ilgilendiysem de adalara karşı içimdeki tükenmeyen yakınlığın farkındayım. Ada kelimesi bana bağımsızlığı, heybetli bir tek başınalığı, özgürlüğü, gök ve deniz mavisinin ferahlığını andırır. Adalı olmak bir ayrıcalık olmalı diye düşünmüş, ada ve sakinlerini bir bütün olarak görmüşümdür. Bir adada ikamet ediyor olmak belki bir diğer bakış açısına göre belli sınırlar içerisinde hapsolmak gibi görülebilir. Nitekim, hayatınız jeografik veya doğa koşullarının kontrolü altındaysa bunu kabul eder veya etmezsiniz ve sonuçta bulunduğunuz yerin ya tadını çıkarır ya da katlanırsınız. Yine de adaların bende yeri çok farklı, benim için onlar sonsuz bir yüzleşmenin cesur kahramanları... Gökçeada onlardan bir tanesi.
Devamı...
Burada
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder