Sessizliğimde boğulurken kafamın içinde kelimeler panayırı kurulu. Kanatlanan ruhum ışıltılı sokağında süzülür, peşimdeki gölgede korkularım. Uyanmalıyım. Belki de kabullenmeli, sıkıcı gündemim ile barışmalıyım. Yorgunluğuma teslim olup tüm bedenimi ele geçirmesine izin vermeliyim ya da bu depresif halden silkinip kurtulmalıyım. Önce derin bir nefes, sonra yine ve yine.
Temmuz sıcağında yola çıkanlar bilir, asfaltın hemen üstünde titreşen sıcak hava serapları oluşur. Gözünü ayıramazsın, farklı bir his ve tedirginlik gelir. Elin çantadaki su şişesine uzanır. Öyle susamışsın ki yudumları yutkunmak ağrılı olur. Yapış yapış ellerin, tozlu pabuçların, alnında ter damlalarıyla yaklaştıkça uzaklaşan seraba varmak için yürürsün. Geriye kalır derin bir nefes, sonra yine ve yeniden.
Anılarda, sanki kar hiç sulu sepken yağmamış, kış mevsimi bembeyaz kalır. Pencereden savura savura yağmasını seyreder, camda beliren buzdan şekillere şaşırırsın. Fırtına dinip bahçeye çıktığında soğuk havanın aldığın her nefes ile genzini yakmasını hissedersin. Sıcacık odana döndüğünde üşümüş uzuvlarının ağrılı ısınmasını unutamazsın. Her kış mevsimi derin bir iç çekişi ile hatıralar canlanır.
İlkbahar, sonbahar; nerden başlasam, nasıl anlatsam( şarkı sözleri, değil mi?). Baharları kim sevmez?.. Anlatmakla olmaz sahiden, yaşayan zaten bilir. Yine tomurcuk, tomurcuk uyandı bahar, sümbül kokulu nefesiyle geldi. Ben yine dağınık, yine suskun.
eylül
lanet olsun susturan, masum ve küçük hayallerin, özlemle ve umutla gerçekleşmesini erteleten zamana... hayata!..
YanıtlaSil