Bu Blogda Ara

21 Ağustos 2019 Çarşamba

İçimdeki insan

(Aslı'nın Günlüğü)


Ne zaman kendi başıma  bir işe girişsem bol bol özeleştiri yaparım. Bilirsin, sonuçları senle paylaşıp başını ağrıtmışlığım çoktur. Bugünkü özeleştiri neticesinde kendime tavsiyem şu oldu:  hiç kimseyle hayatın günlük rutinine  dair, basit ve önemsiz hiç bir paylaşımda bulunma! Sadece sohbet için olsa bile. Peki, ne yapacağım?!

Mutfakta bir şeyler  hazırlarken, gardrobu dağıtıp yeniden düzenlerken hatta yerleri paspaslarken   gözümün önüne gelir sohbet sırasında söylenenler, davranışlar ve sonrasında benim konuşmalarım, tavrım.  Kendimden yana, gerek edep, gerek yaklaşım,  şüphem yok.  Destek mi, destek. Bir konuda söz  verdiysem arkasında dururum.  İnsanlardan  tek beklentim, her konuda net olmaları.  Birlikte sadece ('sadece'ye dikkat) zaman öldürmek  dostluk mu?  Market, mağaza çalışanlarıyla ısrarla yakınlık kurmaya çalışmak, hastanede randevu sırasını bekleyenlerin dedikodu yapması, sahilde yan bankta  oturan meraklı teyzelerle  sohbet etmek, bu durumların dostlukla alakası var mı? Yok.  Can sıkıntısı, merak, maddi manevi çıkarlar, ne dersen de.   Bazen, sadece göz aşinalığın olan, tanımadığın insanlarla birlikte zamanın geçmesini bekliyorsun. Eğlenceli de sıkıntılı da olabilir. 
Dostluk, bambaşka: güveni, sorumluluğu, sabrı, fedakarlığı ihtiva eden, çok emek verilen bir olgu. Paylaşılan zaman, paylaşılan hayat.  
Dostluktan önce insan olmayı kavramak, İnsan olmak şart. Gerisi kendiliğinden gelir. İnsan olmak zor. Yürüyüp konuşabilmek yetmez.  Tüm 'donanımları' kullanmak gerek. 
Üstelik, sadece öğretilenler yetmez. 

Hatırlarsın, "Avrupa Yakası" 'nda kitap okumayla ilgili, insanın duyarlı ve empatik kişiliğe dönüşmesini anlatan, bir bölüm vardı.  Bugün, düşüncelerimin ortasına düşen o sahneler beni gülümsetip bir nebze de olsa rahatlamamı sağladılar.  Kişilik oluştuğunda anlık değişimler olası, fakat gerçek hep aynı kalır: neysen o'sun. 

İtiraf etmeliyim ki kendime  bir çok kez  senden başka herkese karşı ketum olma sözü vermişliğim oldu.  Bu sözümü ne yazık tutamadım, tutamıyorum. Küçük sevinçleri, günün renklerini, yaşam coşkumu, ufak tefek şeyleri, bildiklerimi, bilmediklerimi herkesle değil, yakınım dediklerim, dostlarımla paylaşmaktan çekinmeyen birisiyim. 

Diyeceksin ki, edebiyatı bırak, sorunun ne?. İçimdeki insan. 

eylül





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder