Bu Blogda Ara

7 Şubat 2021 Pazar

Günlerin rutininde kaybolur ruhlar

 Özgürlüğün sınırları

Ruh'un farkına varmak kadar acıtır mı hayat?  Kabulleniş, yaşamayı kolay kılar mı? Bilmiyorum. Ağır bir düşünce, hissettirdiği gibi.  Nefesim daralır. 

Oysa, özgürlüğü mercek altına almıştım. Beni her daim ağlatan kelime: özgürlük.  Önceleri coşku ile, sonra hıçkıra hıçkıra , yüksek sesle ağlatan kelime.  Kontrolsüz. Derin.  Kimbilir , herşeye rağmen soyut kalan belki. Özgürlük.  

İnsan ne kadar özgür?  Yanlış anlaşılan, sahiplenilen, uğruna can verilen Özgürlük nedir?..

    Sayfalarca yazılır hikayesi var. Anlamı, anlaşıldığı kadar,  saptırıldığı kadar, aslı kadar.  Beylik laflarla, haykırışlarla, fedakarlıklar, kahramanlıklar, hazin, hüzünlü, coşkulu ve illa ki gerçek hikayelerle anlatılan Özgürlük. Yürek olmadan anlamına varılmaz.  Yürek olmadan söylence sadece, kuşkulu. Duygusuz yaşanan her an gibi. 

Hayatın kamçısı şakladıkça, hırslar hortlar. Özgürlük,  kişinin malı mülkü kadar. Ruh, derinlerde hapsolmuşken, özgürlük nefsin doyumsuzluğu kadar.


Herşeyi bir kenara bırakıp öylece kalmak huzurlu olmalı.  Rahat bırakmayan düşünceler hayallere salıverir insanı.  Paydos etmeyen mantığa,  kendini kaybetmeyen akla mahkûm mu?..


eylül 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder