Bu Blogda Ara

2 Kasım 2021 Salı

Aslı’nın Günlüğü - Yalan hayat



      Agresif bir yazı olacağından şüphem yoktu.  Şimdi de çok iddialı olduğumu düşünüyorum.  İddia ne demek, düpedüz tepem atmış durumda. Oysa sebep, görünürde yok. Yokmuş gibi de, var.  Bir de son günlerde sürekli şikayetçiyim; şundan bundan, falan filandan, en çok  da kendimden. Anlaşılacağı üzere fazlasıyla rahat vurabileceğim, üstünde tepinebileceğim birinden şikayetçiyim. Bir bakıma lüzumsuz bir gerilimden bahsediyorum, Hayat. Kimileri için iş güç, kariyer. Bir de geçim, var olma, onur, haysiyet. Her biri hayatın içinde. Her biri, farklı sıralamayla. 


      Tepem attıkça atmış. İnsanlara bakıyorum; oldukça benzer ve fazlasıyla farklıyız birbirimizden.  Yükümüz farklı, benliğimiz, birikimimiz, anlayışımız farklı. Birbirimize benzeriz, işleyişimiz farklı.  Kimimiz mekanikleşmiş, kimimiz eski usül ağırdan vermiş.  Özümüz aynı, donanım çeşit çeşit.  Bakıyorum, yine bakıyorum ve gördüklerimi kabullenmek istemiyorum.  

Duygusal zeka insanı intihara sürükler. Bırak hisleri, gerçekler insanı öldürmez mi?..  Hayal belki, diye kendimi avuttuğum kısacık anlar var.  Kardeşim çok kısa ki bunlar, şikayetçiyim. Şikayet etsem ne olur? Öyle bir mecra yok ki? “Hakimim, hayatımdan şikayetçiyim” diyeceğin bir yer yok. Olsaydı ne olur? Boşver hayatı, işine bak, derler. Sana dokunmadıkça kötülüğe, evine uğramadıkça  haksızlığa, kaderin olmadıkça yoksunluğa boşver.   Derler… Diyenlere bakmalı. Boş, hırs küpü, cahil kafalar mı diye. 

Bu arada, cehalet, kurnazlık, kin, nefret, açgözlülük, şerefsizlik bedava. Şeytan menüsü.  Kaderi bizzat şeytan  yazar.  İnanırsan. Kabullenirsen. Yaşarsan.  Ya başka seçenek yoksa?..


Yoktur. Sistem yüzünden.  Her ne kadar inanmak istemesen de, bir üst akıl var. “Akıl” denmesine fitil olurum, yine de  var. Nasıl mı?

Geçmişte, herhangi bir zaman ve yerde uyanıklık edenlerin herhangi memleketinde insanın ağzından lokmasını çalan varmış. Günümüz diliyle: çalışanın hakkını ödemeyenler.  Sermaye birikmiş, … korkusuyla “ kendimizi korumalıyız, üstünüz diye”  yüklü aidat ile kulüpler kurulur.  Sınıf belirmiş. Yoz ve cahil olmaları sorun olmamış, çünkü akçe ile kurulmuş.   Altın, kağıt, maddenin her haliyle sistem yürümüş. Yürütülmüş. Vicdan yok sayılarak. Hak ve hukuk esnetilerek, gevşeklikte sınır tanımayarak sınıf sınıf  basamaklandırılan düzen böylece yaratılmış.  Sonra, kader diye satılmış.  Neymiş yani? 

Yalan hayat. 


eylül     

     




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder