Bu Blogda Ara

1 Temmuz 2018 Pazar

Değerler ve erdemler


insanın ayarlarıyla oynayan ne çok şey var. Yıllar önce böyle bir cümle kabul görmez.
Makina mıyız ki? , diye nidalar yükselir.  Ayar neymiş, filan diye öfke nöbetlerine girilir.
On yıllar önce.  Malüm, teknoloji; ruh hali değil, mod diyoruz. Ve saire, v.s. Herneyse. 
Değer veriyorsun ya, kalp(sahte, yapma..)  çıkar bazen. Kuyum değil, insan.  Mevlana gelmiş geçmiş bu topraklarda, illa ki bir fark olmalı, deyip görmek istersin. Gönülden.  İstediğinle, beklediğinle, inandığınla kalakalırsın, öylece. Üzülür, içine kapanırsın veya "amaaan" deyip geçersin. 

Ölçmeden, tartmadan değer verirsin. Neticede, karşındaki insan. Ruhu, kalbi, aklı var. 
Meğer mesele öyle değilmiş. Meğer, insanın olduğu her yer madde hüküm sürdüğünden yanıla da bilirmişsin. Meğer, ederi varmış söz sahibinin.  Ne yazık. 
Görünen her şey bir yanılsama, hayalmiş.  Dermişim...

Hayal olmadan olmaz. Umudun kardeşi. Fakat, kapılmamak lazım, aklı nadasa bırakmamak lazım...

Öyle ya, senin içini kim bilir? Değer yargını, "kapasiteni" (?!) kim bilir?.. Anlatmazsan. 
Konuşarak, yazarak, örnekleyerek, çizerek, ağlayarak, haykırarak.  Karşındakinin anlamasını, görmesini umarak, olmadı, sabredip bekleyerek. Pes etmeyerek...
Hayat bir, içindeki herşey birden çok fazla.  Olsun. Sen, görüyor, duyuyor, biliyorsun ya.
Olsun.  
Yapacak çok şey yok. Kabullen.  Hırs olmayınca, bir tek kendine sahip çıkabilirsin. Hırsa dayanınca, kimseyi tanımaz, ezip geçersin. 
...
Sen, hangisisin?



eylül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder