Bu Blogda Ara

17 Mart 2024 Pazar

Sonuna gelmeden insanlığın

 İtiraf etmeliyim, uzun zamandır yazmak gelmiyor içimden. Oysa tutkunu olduğum ifade biçimi.  Bu kez yitik kelimeler yüzünden değil, sebebini çok düşündüm: diyecek çok şey var.  Bembeyaz sayfanın önünde dakikalarca sessizce oturuyorum.  Zihnimdeki cümleler kaos içinde ve ben aralarında  kayboluyorum.  Dilim lal, kafamın içi kasaba panayırı.  


Bulunmaz huzurun peşindeyim, sonu gelmeyen yolculuğum diye  kandırıyorum kendimi.  Başkaları adına mutlu oluyorum, üzülüyor, acı çekiyorum. Başkaları adına utanıp yerin dibine iniyorum. İsyanım  çığlık çığlığa  yalnızlığımda yankılanırken iyiyim diyorum.  İyiyim ben.  Ellerimin arasından kayan görünmez dünyaları ben yarattım, üzgün değilim. Güzel, kötü her şey film karelerinde kalır, farkındayım. Büyük umutların sahibi olmadım, düş kırıklığı diye gözyaşı dökmedim, kendimde kaldım. İşte, ben iyiyim. 


Kabullenemediğim her şey bana ait değil. Sustuklarım, bana dair değil. Hayat deyip geçiştirmek… insanca.  Acıtıyor, yaşamak güzel diye, insan insanı yaralıyor. Aklı, mantığı, yüreği hedef yapıp vuruyor.  “İnsan insanı öldürüyor”.

Kelimeler, silahlar, sadece araç.  Ah o kelimeler, cümleler… ne de  kullanışlı olmuşlar.  İçleri boşaltılmış, duygusuz, samimiyetsiz, yalan. 


“Zaman herşeyin ilacı” derler. Bu lafı sevemedim bir türlü.  İçimden geçip giden zamanın deva olduğunu görüp anladığım tek bir salise olmadı.  Bu anlamda işlevi yok, unutan unutturan insan olur. İlaç denen bu değil mi? 

Kaybettiklerini, üzdüklerini unutursun.  Talihsiz anları unutursun.  Haksızlık ettiklerini unutursun. İlaç değil, kaçış olmaz mı zaman?.. 


Değer nedir? Hiç düşündün mü? Maalesef. Farkındayım. Bu farkındalık can alır. 

Erdemler ve değerler silindiğinde geriye ne kalır? Düşünmek yeter.  

Eğer düşünme becerisi  yitirilmediyse umut yeşerir. Bu kadarı yeter benim için. 

Bu kadarıyla barışır içim. Sonuna gelmeden insanlığın, yazılacak hikayeler yaşanır. 


eylül 




 
















1 yorum: