Bu Blogda Ara

26 Mayıs 2024 Pazar

İnsan

 Hayat yorgunluğu, isyan edesin gelir.  Aklın havai fişek festivalinde. Her patlamada karanlık aydınlanır ve tekrar zifiri bilinmezliğine bürünür. Bezmişliğin kaçıncı evresi? Cevapsız sorulardan birisi. 

İnsan manzaraları geçer zamanın içinden, tıpkı geçtiğin gibi mi?.. Geçtin mi gerçekten?  Olmasa, diye düşünürsün. İz bırakmadan, çiseleyen yağmur olmayı dilemiştin. Bulut olup içinden martılar, yaban kazları uçsun istedin. Gitmeleri gereken  bir yerin olduğunu bildiğin için.   Yorgunluğunu  yok eden, zamanın, mekanın önemsiz oluğu o yer. 

   İnsan manzaraları yazılmış her yere.  Kimine şaşkın, kimine sitemli kalırsın.  Anlıyorsun. Oysa, kendinden dışarı çıksan, gerçeğini görüp ölümü çağırmaktan vazgeçersin.  Bir his, ürperti, her ne ise anlıyorsun. Ruhun acılar içinde, sessize alınmış  bir haldesin.  Bir savaş var, kıyasıya, görüyorsun. Susuyorsun. Canın yanıyor, alevler içinde. Gözyaşlarınla ateşi söndürüyorum sanıyorsun. İnsanların tasvir ettiği cehennemde yanıp, çaresizliğinde kavrulursun. 

  Aklını susturmak için müziğe sığınırsın, dingin ve derin. Meleklerin sesi yankılanır içinde, durulursun. Yine de insan manzaraları tırmalar zihnini, hayatı görmen için gerekli.  Anlamalısın. Bir yerde cennetin bittiğini anlamalısın. İnsan çünkü. 

Yanlış gelir, olabilirler içinde. Kimin umurundaysa olur.  Yanlışlar, doğrular; hükmü kaldı mı onların?  Kalsaydı keşke… 

Anlaşılmayan, saklı kalan şu ki hepimiz tek tek, ayrı ayrı yaratılmışız. Benzer bir yanımız yok. Tartışılacak bir tarafımız yok. Her birimiz benzersiziz. 


eylül / 26 May 2024




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder