Bu Blogda Ara

6 Mayıs 2024 Pazartesi

Mayıs

bir su damlası gün ışığında havaya karışıp kaybolur, yağmurla dönmek için... içimde açar bir gülümseme çiçeğinin goncaları..

“Masum yüzüne baktı, uzun uzun; belki düşler, belki hisler yazılıp silinirken üstüne. Kimi zaman nefessiz bırakan korkuydu geçen, kimi zaman derin soluklu bir gülümseme... Dışarısı aydınlanırken, gölgeler duvarlardan usulca çekilirken uyuyakaldı. Bedenini sislerin arasına bıraktığını gördü, sonra bir başka bedenin kalkıp oradan uzaklaştığını. Tanıdık bir yüzün, tanıdık bir sesin peşine takılmıştı. Bilmediği bir yerde buldu kendini; bulutların içinde yürüyordu. Bir kolunu uzattı, dokunmak istercesine bulutlara, boşluktan başka bir şey yoktu. Yetişmek istedi bedenine, hızlı adımlarla geçmişti önünden, kendine baktı o an; boşluğun içindeydi, yoktu. Yoklamak istedi kendini, ne elleri vardı, ne de yüzü. Pamuk helvası gibiydi bulutlar, yapış yapış geldiler üstüne, hala yoktu... Çığlık attı, ciğerleri parça parça saçıldı etrafa, çığlığını duyamamıştı... Göz çukurlarına biriken iki gözyaşı damlası yaktı gözlerini. Boğazında yutkunamadığı hıçkırıklar nefesini daraltmıştı. Bacaklarını midesine çekip daha da kıvrıldı. Yaşadıkları kendisine ait değil, bir başkası onun hayatını alıp tüketmişti sanki.”

Gülümseme çiçeği /2005
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder