Bu Blogda Ara

23 Kasım 2024 Cumartesi

Araf

3.

    Son günler dalgınım, odaklanamıyorum. Hoşuma gitmeyen bir durum. Kendimi kandırdığımı itiraf etmeliyim, uzun ve oldukça uzun bir süre. Hani canını acıtan, hoşuna gitmeyen durumlarda gözlerini kapatıp geçmesini beklersin ya, öyle bir hal benimkisi.  Farkındaydım.  Saatlerin, günlerin, haftaların ve ayların, zamanın geçmesine mi yanayım?..  Gücüm yok, durduramam, elimden gelen bu sadece, seyrediyorum. Panayır geçidi gibi hayat, ışıltılı, kalabalık, gürültülü ve benim için sessiz, sağır sessizliğinde…  Renkleri görüyorum, haykıran.  Yüzleri görüyorum, mutlu, kayıp, ruhsuz…

Kulaklığıma tutunuyorum, seçtiğim müziğin beni götüreceği yere gitmem gerek. Uzaklaşmam lazım bu insan eliyle yaratılmış cehennemden.  Uzaklara gidememekten, kaçışların imkansızlığından  sıyrılmalıyım. 

Kulağımda kasırgaların senfonisi ve  ayaklarım terliklerimde. Sanki asırlardır adım atmamış, cezalıymış gibi yerimdeyim.  Uykuya teslim olup uyanmayı bekliyorum, asırlardır sanki.

Sana uzanıp ruhuna dokunmak istiyorum.  Tüm acılarını dindirip, yaralarını iyileştirebileceğime inanıyorum çünkü.  Yüzünün hatlarını ezberleyip düşlerimde, unutmamak üzere, resmini çiziyorum.  Sesini tenime notalarla kazıyorum, yüreğimin ezgisi. Tenin, denizin usulca gelen dalgası misali, tuzlu ve kadifemsi.  Gözlerinde kalmayı diliyorum… 


eylül

1 yorum:

  1. kandırıyoruz; kendimizi... Hayat, çok acımasız, yüzeysel ve gittikçe maneviyattan uzaklaşır hale geldi... Kandırıyoruz kendimizi; bekliyoruz, umut ederek...

    YanıtlaSil