Bu Blogda Ara

25 Eylül 2024 Çarşamba

Bir hayat nasıl yaşan(ıl)maz

 Cevap: beklenmediği kadar kolay.  Başlıktan dolayı az biraz huzursuzum, nedense. Sonra “hadi be” dedirtti, kısaca, bu benim gösterim değil mi? İşte bu kadar. Bu konuda uzun uzadıya yazılsa sıkar, kısa özet geçilse anlaşılmaz, şimdi ne olacak?  Düşünmem gerek derdim de düşüneyim derken yazacağım kaçar, kalsın. Bodozlama girilmeli. Haydi bakalım.


Herkesin bildiğini tekrar etmeliysem yaşamak güzel ve nefes mucizelerle bezeli.  Doğan günlerin saflığı ve batan güneşin vedası muazzam Zaman’a dair. Ah şu Zaman. 

Büyürüz ve kutsal ışık süzmesine yakalanırız; gönül Ay , Güneş gibi aydınlık ve  sınırsız evren sonsuzluğunda. Böylesine bir güç ile geçilmez mi  engeller? Umut ve inanç ile aşılır mı?  Sonra? 

Bir bakmışsın, hayatın sahipsiz bırakılmış ucu bucağı görünmeyen toprak misali, elegeçirilmiş .  Peki, ya çaban, bilgin, uykusuz gecelerin, kayıp zamanların? 

Oysa.

 Gönül ile güzel her an. Kim özlemez  içindeki ruhu? Kim sarılmaz çocukluğuna?  Kalbin  ritmine kim kulak vermez ki?  Bir dokunuş, bakış, kelime kime  yol olmaz?


Belki de fazlaca yanılmış fikrim. Olmaz umutlara kapılmış.  Hadi geçsem oraları, anlamadıklarım var demek, aslında  apaçık. Kimbilir, ruhum zaptedilmiş olabilir. Esir düşmek tercih olmuştur belki. Aldanabilir, aldatılabilir. Güzel söze, çaresizliğin tutunacağı ele,  gecenin güne varacağı gerçeğe,  tutunabilir. 

Nasıl bir çaresizlikse. Ya da, belki nasıl bir… 


Çok güzel yaşamak. Her nefeste ruhunun diğer yarısına sarılmak muhteşem. 

Muhteşem hayat, sen onu nasıl yaşarsan… 



eylül 

16 Eylül 2024 Pazartesi

Suskun

 Başta gürültülüydü sessizlik. Haykırışlar, kahkahalar, hüzünlü hıçkırıklar fısıltılara döküldü. 

Sonra, sustu. Ne telaş, ne de korku, geriye simsiyah kömür parçası suskunluk kaldı.  


Ne boşluk, ne de anlamsızlık, duru bir bekleyiş gibi.  


eylül 





13 Eylül 2024 Cuma

Annem



Ne zaman kendimi 
güçsüz, tükenmiş hissetsem, 

beni hüzün esir alsa, 

uykuma kabuslar  dadansa, 

karanlığın gölgelerinden ürksem,

hayatın pusunda kayıp olsam, 

kelimeler beni terketse, 

tökezleyip düşsem, canım yansa, ağlasam, 

yanımdasın… 


Oysa ben, 

Hangi çiçeği, hangi ezgiyi, rengi, mevsimi, yemeği sevdini bilmedim. 


(13/09/2009 ) 



27 Ağustos 2024 Salı

Yaşamak

 Bu hayatı yaşarız, farklı biçimlerde.

Kimi hırs ve sonu gelmeyen açgözlülüke,

Kimi geçmişin sarmalına kapılıp yitmişlikle,

Kimi düşe kalka savaşın içinde.

Kimi Aşk ile, yılmayan, cesur  yürekle. 

eylül





12 Ağustos 2024 Pazartesi

Sakin, huzurlu bir gün

 Diledim.  Kafamın içinde arı kovanı vızıltısı, sessizliği ölesiye özletir.  Alıştım. Hayatın dediği gibi: olması gereken.  Elbette konuşamaz hayat, farazi düşüncelerin esiri değilim. Henüz… Kendimi  bildim bileli dileklerimde çokça hevesliyim, hatta fazlasıyla ileri gitmekte kararlı.  Olacak olan ne ki?  Sonuçta, bu benim yolum değil mi?

Anlaşılan, sloganım bu. Galiba, beni çok yordu. 

      Düşünüyorum. Bu kelimeyi yazdığımda, söylediğimde bir gülme tutar, koyveririm kendimi. Etrafıma bakıyorum, senin yerine düşünenlerden yıkılır ortalık. Teknoloji, sokak, sosyal medya, hatta dostun, yakının,  her biri adına karar verip veriştirmekte, sen kimsin ki?  Bir bakmışsın, sosyolojik kayboluşun labirentinde ömür geçirenlelerin arasındasın. Ne kadar acı, yıkılırsın.  Düşünüyorsun, varsın diye çırpınırken,  kendini bulursun.  Çok felsefi mi oldu?  Pardon. 


eylül

Hayallerde Ay

 Gerçeğin içine  hapsolur rüyalar, tekrar ve tekrar izlenme listesine alınıp… 

Ay, asırlardır bekliyor. Ben, yıllardır ona gülümsüyorum.  


19 Temmuz 2024 Cuma

Masal hayat

 


 “Bir varmış, bir yokmuş” diye  başlar masallar,  hayat değil midir  aslında başlayıp biten.  Yaşantı, her ne denli kalabalıklardan uzak ve sıradan da olsa, umursanmamış başlangıçlara, görülmeyen sonlara yol alır.  Masalların dramatik tarafı bu değil mi? Oysa, başrollerin gölgesinde unutulmaya mahkûm yan roller var.  Kabullenilmesi zor, lakin zorunlu bir hal.  Tragedia  bunaltır. Ağır çekim öfke, isyan iç daraltır.  Yoksunluk ölüme  çağrı, kurtuluşun umutsuz arayışı olur.  Masaldan başkadır hayat.


Nefesin yükü hisler ile buluştuğunda  taşımak için çok ağır.  Lal olursun, bomboş değil. 

Duygular, kelimeler, sorular, cevaplar… Lal olursun, her an gitmek gelir. 

Sözün kalmaz, hislerin ağlar. Ruhun gözyaşı denizinde boğulurken bir çıkıp bir batarsın. Masmavi gökyüzü seni çağıran, bilinmezliğin derinliği sürükler.  Nefes, taptaze, umutlu, sevinçli,  can simidin, hayatın dümenine dönersin. 


Masalların noktalandığı yerden başlarsın. Bakınır, bakınır hayatın  içine atlarsın.

Basitliğin çirkinliği ruhunu tırmalar, biriktirdiğin sevinçleri sessizlik gömer, ölümden de beter.  Kederin, ruhunu boğucu karanlığa  sürükler.  Rengarenk düşlerin saçılırken tek tek avutursun ya her bir hücreni.  Sorgularsın. Varlığını, yokluğunu, ederini, beterini, olanı, olmayanı, her şeyi sorgularsın.  Bir tek ruhun kalır satmadığın, yargılarsın. 

Dokunulmayan, ele geçmeyen, masaldan da öte, gerçek olan hislerin var, ölümüne saklarsın. 


eylül


19.07.2024 / istanbul