Bu Blogda Ara

21 Nisan 2024 Pazar

Ölüm Bana Bu Kadar Yakın Olmamıştı - 4

 Dokunduğum herşeyin bir yarısı Hayat, diğer yarısı Ölüm olduğunu gördüm. Bir masal gibi "bir varmış, bir yokmuş..." , işte buymuş yaşamın gerçeği, anladım.


1- 

Meğer aylar, günler elimden tutmuş, habersizim 

Gözlerimin içine içine bakmış, habersizim, 

Nefesini tutmuş, beklemiş, habersizim, 

Ölüm bana hiç bu kadar yakın olmamıştı, 

habersizdim... 

-2- 

Koparıp aldı ya canımın özünü, gittiğini sanıp aldandım bile bile. Çekip gittiğini düşündüğüm an ruhsuz cümlelerin ortasında kalakaldım. 

Acının içimde tutuşturduğu ateşte kavrula kavrula uyudum uyandım her gün. Düşlerime sığınmak istedim, gelmediler, gecenin ıssızlığında kayboldum. 

Uyandığımda gündüzlerin eksikliğine aktı gözyaşlarım, yine olmadı... Dokunduğum herşeyin bir yarısı Hayat, diğer yarısı Ölüm olduğunu gördüm. 

Bir masal gibi "bir varmış, bir yokmuş..." , işte buymuş yaşamın gerçeği, anladım. 

Nasıl bir hediye yaşamak? Nasıl bir mahkümiyet?.. Anlamıyorum... 

Odaların hapsindeyim, zihnim karmaşanın en çözümsüzünde. Keşke'lerden öte, hiçliğin kuyusunda dinleniyor ruhum. Ağir geliyor sevinç, paylaşılmayınca. Ellerim sanki bana ait olmamış hiç, kanatsız kaldım. Kör oldum, sinsi bir perde çekilmiş gibi önüme. Yoluma nasıl devam ederim?.. 

Notaların ardındaki hüzünlere sığınıyor kalbim, iyileşmek için... 

Çektiğin acılar gözlerimin önünden gitmek bilmiyor, yutkunamıyorum, nefes alamıyorum. Çırpına çırpına Hayat haykırdı bedenin. Hayaller kurdun, ağrıkesicilerin, 

serumların arasında. Senden çalınan saçlarını uzattın, taradın, ördün. İsyan ettin, kıskandın, ağladın, gülümsedin, çok gülümsedin. Güzel baktın, güzel gördün. 

Ne kadar çaresizim şimdi... Beni görüyor musun, duyuyor musun beni?.. Ne kadar çaresizim, ellerini daha çok tutamadığım için. Sana daha çok sarılmadığım için. 

Sen ile daha çok uykusuz kalmadığım için. Senden uzakta olduğum için... Ne kadar çaresizim, görüyor musun?.. 

Taziyeler, teselliler boş laf kalabalığı olup üstüme yağdılar. Kaçıp saklanmak istedim, yoksun. Oysa en iyi sen saklardın beni. Konuşmalar, yüzler ve sesler sahte 

göründü, uzaklaşmak mümkün değil. Eve gidip, yüzümü yastığa gömüp ağlamak istedim. Belki gelirsin, kıyamazsın sen, başımı okşarsın, sarılırsın ve uyuyakalırım ben 

kollarında... Eve gidip uyumak istedim, unutmak için gidişini. Müziğin sesini sonuna kadar açıp hüngür hüngür ağlamak istedim. 

Biliyor musun, ellerim buz gibi, içim kavruluyor. Hayatımın Aşk'ına sarılıp sessizliğini dinliyorum. Hayatımın Aşk'ına sarılıp benden kaçırdığı bakışlarını arıyorum... 

Suskunluğu ile yaralarımı sarıyorum... Görüyor musun?.. 

-3- 

Ölüme bu kadar yakın durmamıştım. Ölüm yüzünü göstermedi bana, sadece uzaklaşmamı bekledi seni götürmek için. Sonra gelip içime bir tohum bıraktı kendinden. Eğer bir türkü olsaydım, hep dönüşleri anlatırdı sözlerim, kavuşmalar kıvrak bir dans olurdu. Varsın yakın olsun ölüm meleği, bir elimi ona uzatıp diğeri ile tutunduğum halayda mendil sallardım. Yeterki habersiz olmasaydım, kalmasaydım böyle biçare... 

Hiç yaşanmamış hayatların fısıltısıyla uyanmasaydın be kalbim, ne olurdu çalınmasa bu leke ruhuna. Duymasam, görmesem, bu zalim oyuna dahil olmasam, bir böcek, bir ağaç dalı, bir ayrık otu olsam da Can evim ateşlere düşmese ne olurdu... 

-4- 

İşte orada, hemen kapının dışında, birkaç merdiven ötede yol uzanmış beni bekliyor. Gidecek yer yok. Gidecek yer yok da, yüreğim " gel gidelim" diyor. Bilinmeze, o nedense hep çok güzel olan bilinmeze gidelim diyor. Hep aydınlık, hep huzurlu, hep... bilinmez. Bu kadar gizemin ötesine varıyor aklım da şuracıkta, oturduğum koltuğun ucunda Ölüm'ün yerleşmiş bekliyor olmasını nasıl, neden akıl edemem?.. Nasıl düşmez aklıma ki gittiğim her yere onu da götürdüğümü?.. 

Olsun. Satırlarıma gözyaşlarım karışmış olsa da benim değil bu hayat. Benim değil bu ölüm. Senin. 



eylül

1 yorum:

  1. ölüm, bizim değil; hayatın... Ruhuna haksızlık yapma; sonsuzluğun içinde; 'ölüm'lü hayatın tuzak düşünceleriyle...

    YanıtlaSil